Harun Yahya, http://www.harunyahya.org/Makaleler/yeni_fosil.html adresinde Sahelanthropus tchadensis türüne ait tek fosil olan Toumai‘nin evrimi çıkmaza soktuğunu iddia ediyor. Bunun böye olup olmadığına geçmeden önce alıntılarını gözden geçirelim. Öncelikle makalenin ingilizcesine bir göz atmasını öneririm: http://www.darwinismrefuted.com/origin_of_man_09.html
Ve bu fosil, Darwinizm dünyasını birbirine kattı. Dünyaca ünlü Nature dergisi, fosili duyuran haberinde, “bulunan yeni kafatası, insanın evrimi hakkındaki düşüncelerimizi tamamen batırabilir” itirafında bulundu.
Yapılan alıntı ingilizce versiyonunda “New-found skull could sink our current ideas about human evolution.” şeklinde verilmiş. Current’in türkçe karşılığı, mevcut, bugünkü‘dür; İsteyenler herhangi bir sözlük yardımıyla teyit edebilirler. Bu yüzden cümlenin asıl çevirisi şu şekildedir:”Yeni bulunan kafatası, insanın evrimi hakkındaki mevcut fikirlerimizi sarsabilir. Tamamen gibi bir pekiştirmede yoktur.
Sonuç ne olursa olsun, bu kafatası, bir kez daha ve kesin olarak göstermiştir ki, eskiden beri kabul edilen (insanla maymun arasındaki) ‘kayıp halka’ düşüncesi saçmadır…. Şu an çok açık olarak görülmelidir ki, zaten her zaman için son derece sallantılı olan kayıp halka düşüncesi, artık tamamen geçerliliğini yitirmiştir.
Alıntı http://www.guardian.co.uk/Archive/Article/0,4273,4458710,00.html adresindeki ilk paragrafın son cümlesidir; “…” sonrası haberin çok farklı yerinde çok farklı şekildedir.
A seven-million-year-old skull found in a central African desert is probably the most important discovery in the search for human origins in living memory – since Raymond Dart announced the “ape man” Australopithecus africanus in 1925. Yet its initial effect may be to confuse rather than enlighten. Whatever the outcome, the skull shows, once and for all, that the old idea of a “missing link” is bunk.
Yaklaşık olarak çevirisi:
Afrika çöllerinde bulunan yedi milyon yıllık kafatası, 1925 yılında Raymond Dart’ın “Maymun Adam” Australopithecus africanus’u duyurduğu günden buyana muhtemelen en büyük keşiftir. İlk etkisi aydınlatıcı olmaktan çok kafa karıştırıcı olabilir,{HY çevirdiği kısım burada başlıyor} ancak sonuç ne olursa olsun, bu kafatası bir kez daha ve kesin olarak göstermiştir ki, eski ‘kayıp halka’ düşüncesi saçmadır.(Bu kadar)
Burada Harun Yahya’nın çevirisindeki hileyi farkettiniz mi? Eskiyi, daha önceki anlamından çıkarıp, geniş zaman etkisi yaratmaya çalışmış. Peki “…” sonraki kısım nerede? Aynı haberin sondan ikinci paragrafının -yine- son, yani sonuç cümlesi.
This means three things. First, that we tend to look at those few tips of the bush we know about, connect them with lines, and make them into a linear sequence of ancestors and descendants that never was. But it should now be quite plain that the very idea of the missing link, always shaky, is now completely untenable.
Yaklaşık olarak türkçesi:
Bu üç anlama geliyor. İlk olarak, bu çalının dallarını bildiğimiz kadarını birleştirip, doğrusal bir ata merdiveni hiç olmadı. Şu an çok açık olarak görülmelidir ki, zaten her zaman için son derece sallantılı olan kayıp halka düşüncesi, artık tamamen geçerliliğini yitirmiştir.
Peki burada ne demek isteniyor? Harun Yahya’nın iddia ettiği gibi evrimi çıkmaza soktuğunu mu? Tabii ki hayır! Anlatılmak istenen, kafatasından önceki insan evrimine dair görüşlerden daha farklı bir evrimsel sürecin yaşanmış olabileceğidir. Ancak konu çarpıtılarak, evrimin açmazlarından biri gibi sunulmakta.
Temmuz 10, 2007, 10:08 pm
[…] Toumai Çarpıtması […]
Temmuz 18, 2007, 11:55 am
Sayın site sahibi, sizin cümlelerinizi aşağıya yazıyorum.
Ve bu fosil, Darwinizm dünyasını birbirine kattı. Dünyaca ünlü Nature dergisi, fosili duyuran haberinde, “bulunan yeni kafatası, insanın evrimi hakkındaki m e v c u t düşüncelerimizi t a m a m e n batırabilir”
i t i r a f ı n d a bulundu.
Afrika çöllerinde bulunan yedi milyon yıllık kafatası, 1925 yılında Raymond Dart’ın “Maymun Adam” Australopithecus africanus’u duyurduğu günden buyana muhtemelen en büyük keşiftir. İlk etkisi aydınlatıcı olmaktan çok kafa karıştırıcı olabilir,{HY çevirdiği kısım burada başlıyor} ancak sonuç ne olursa olsun, bu kafatası bir kez daha ve K E S İ N olarak göstermiştir ki, eski ‘kayıp halka’ düşüncesi s a ç m a d ı r.
Bu üç anlama geliyor. İlk olarak, bu çalının dallarını bildiğimiz kadarını birleştirip, doğrusal bir ata merdiveni
h i ç o l m a d ı. Şu an çok açık olarak görülmelidir ki, zaten her zaman için son derece sallantılı olan kayıp halka düşüncesi, A R T I K T A M A M E N G E Ç E R L İ L İ Ğ İ N İ Y İ T İ R M İ Ş T İ R.
Koyu renkle yazma seçeneği bulamadığım için gerekli gördüğüm yerleri harfler arası boşluklu olacak şekilde belirttim. Siz tam olarak Harun Yahya’nın ne iddiasını çürüttünüz bu mesajınızda? Bilimadamları kendileri söylemiş, insanın evrimi hakkında mevcut düşüncelerimiz yerle bir oldu diye, siz daha neyi savunuyorsunuz?
Temmuz 18, 2007, 11:58 am
Sayın site sahibi, siz diyorsunuz ki Harun Yahya MEVCUT kelimesini yaptığı alıntıda kullanmamış. Burada ben sizin eksik araştırmış olduğunuzu görüyorum zira aynı sitede aynı sayfada “Sabah gazetesi konuyu neden çarpıttı” başlığının altında şu cümle yer alıyor:
“YENİ BULUNAN KAFATASI İNSANIN EVRİMİ HAKKINDAKİ M E V C U T FİKİRLERİMİZİ BATIRABİLİR.
Ben bu noktadan hareketle, sizin bazı cümleleri gizleyip, Harun Yahya’ya itham ettiğiniz ÇARPITMA olayını asıl sizin yaptığınızı söyleyebilirim. Çarpıtmanın büyüğü de çarpıtmadır, küçüğü de..
Temmuz 19, 2007, 6:17 pm
Öncelikle, cümleleri tekrar okumanızı ve biraz düşünmenizi tavsiye ediyorum. Orada ne deniyor? Evrim teorisini yıktığını mı?
Sanıldığının aksine insan evrimi dediğiniz zaman, tek bir modelden bahsedilmiyor. Bilimadamları arasında bu konuda uzun süren bir tartışma vardı. Bu tartışma iki cepheliydi, biri doğrusal evrim, diğeri çok merkezli evrim. Doğrusal evrim, Australopithecus’tan bu yana dümdüz, her bir türün insana doğru evrildiğini iddia ediyordu(tamamen afrikada). Ancak bugün, çok merkezli evrim modeli benimseniyor. Bu farklı insansı türleri farklı coğrafyalarda, farklılaşıp çarpraz üreme yoluyla evrildiğini iddia ediyor. Neyse… İşte, o eski, yıkılmış, mahvolmuş, batmış “evrim” işte bu doğrusal evrim modeli! Evrim değil! Cümleleri şimdi okursanız, sanırım “hangi evrimden” bahsedildiğini göreceksiniz. Hani, eski, mevcut gibi şeylerin neden önemli olduğunuda…
Benim çarpıttığıma dair söyleyebileceğim tek şey, aynı metin içerisinde bile kendisiyle çelişiyor! Niçin birinde farklı, diğerinde farklı çeviriyor? Ben orayı görmemiştim, görseydim, emin olun yazımda bunu bir çelişki olarak sunardım. Benim sözlerim çarpıtma içermemekte, aynen dediğim gibi yapmamış mıdır?
Temmuz 21, 2007, 3:10 pm
Sayın site sahibi, dediğinizi anladım. Yani bir evrim görüşü yok, birden fazla var diyorsunuz, ben bunu bilmiyordum. İnsanın evrimi hakkında birden fazla görüş olduğunu söylediniz. Bu başka canlılar için geçerli mi? Yani farklı farklı görüş mü söylüyorlar yoksa birleştiği noktalar var. Benim aslında merak ettiğim bir nokta daha var: Yani bu evrim sonuçta bir teori. Bilimadamları sizin de söylemiş olduğunuz gibi fikir ayrılıklarına düşebiliyor. Ben şunu merak ediyorum: Kesin bir şey olmamasına rağmen evrim teorisine neden bu kadar sıkı bağlısınız? Bildiğiniz gibi bir yaratılış inancı da mevcut ve hiç de yabana atılacak şeyler söylemiyor.
Temmuz 22, 2007, 6:14 pm
Çoğu evrimciden şu sözü -veya benzerini- duymuşsunuzdur: “Günümüzde evrim değil, evrimin nasıl işlediği tartışmalıdır”. İşte durum tam olarak budur. Hiçbir bilimsel makalede “acaba evrim gerçek mi” diye sorulup, tartışıldığını görmezsiniz. Tartışmalar türlerin nasıl evrildiği üzerinedir. Bu yüzden, evet bu başka canlılar üzerine de geçerlidir. Ancak birleştiği noktalar var, evrim geçirdiler, insanın atası maymunsulardır, kuyruksuz maymunlarla(Ape) insanlar en yakın akrabadır gibi… Diğer konular üzerine tartışmaya girmeyeceğim. Benim itibar ettiğim tek bilgi, bilimsel bilgidir.
Temmuz 22, 2007, 8:26 pm
Hmmm. Kodoman bey (resmiyeti bırakalım demiştiniz ondan böyle yazıyorum) Yazdıklarınızın arasında şu cümle benim dikkatimi çekti:
“Hiçbir bilimsel makalede “acaba evrim gerçek mi” diye sorulup, tartışıldığını görmezsiniz”
Ama bence bu yanlış. Bilimi dogmatik yapmışlar. Evrim niye tartışılmıyor ki? Söylediğinize göre akıllarındaki düşünce “Evrim zaten vardır, bizlere düşen canlıların nasıl evrimleştiğini bulmak” İşte ben buna katılmıyorum, katılmam yanlış olur çünkü. Ya bazen aklımdaki şeyleri tam cümlelere aktaramıyorum o yüzden bir örnekle anlatıyım:
Diyelim İstanbulun filan semtinde bir cinayet işlendi. Ortalıkta şüpheliler var ama şüphelilerden biri fiziki yapı olarak daha kuvvetli olduğu için cinayeti işlemesi en kolay olacak kişi o oluyor. Sonra polisler cinayeti kimin işlediğini araştırmak yerine, o adama “bu cinayeti sen işledin” diyorlar, yargısız infaz yapıyorlar. Sonra da kafa kafaya verip “Bu cinayeti bu adam işledi orası kesin! Bizim yapmamız gereken cinayeti nasıl işlediğini düşünmek” deyip bir sürü cinayet senaryosu yazıyorlar, biri tutmazsa öbürü o tutmazsa bir diğeri. Birleştikleri noktalar var, ayrıldıkları noktalar var. Ama şurası kesin ki onlarda bu yargısız infaz mantığı devam ettiği sürece, o cinayeti o adamın işlediğine fındık kabuğunu dolduracak delilleri olmasa dahi, o masum adamı hapiste tutup sonsuza kadar yeni cinayet senaryoları yazmaya devam edecekler. Buna da ekip çalışması, polisiye düzen (bir diğer deyişle BİLİMİN İŞLEME METODU) diyecekler.
Böyle bir şey olur mu? İnsanlar nasıl böyle şeyler yapar? Umarım anlatmak istediklerimi anlatabilmişimdir.
Temmuz 22, 2007, 10:01 pm
Demagoji yapıyorsunuz! Bilimde kesin bilgi yoktur, ancak geçerliliği tartışılmayan ve tartışılması için radikal bulgular gerektiren bilgiler vardır. Newton “Klasik” Mekaniği bunlardan biridir ve son bir kaç yüzyıla kadar öyle kalmıştır, ama Quantum’la sorgulama ihtiyacı hissedilmiştir ve sorgulanmıştır. İşte bilim açısından evrim o konumdadır, evet kesin bilgi değildir, ama geçerliliği yüksek kredilidir, bu yüzden sorgulanması için radikal değişikliğe neden olacak bulgu gerekmektedir ve bu türden bulguya henüz rastlanmamıştır, ve şahsi kanaatimce rastlanmayacaktır. Yaptığınız analojiler hep çarpıtma içeriklidir. Evrimin geçerliliği, öngörülerinin gözlemlerle uyumu nedeniyle bugün için tartışılmaz konuma gelmiştir, sizin sunduğunuz gibi sadece tahmin sonucu değil, nesnel veriler ve kanıtlarla.
Ayrıca, Harun Yahya’nın yaptığı çarpıtma konusunda hemfikir miyiz?
Temmuz 23, 2007, 12:46 am
Samet bey,
Cinayet benzetmenizi şöyle düzelteyim. Ortada bir ölü var. Bu ölünün varlığı bir olgudur ve tartışmasız bir gerçektir. İşte evrimin varlığı da böyledir. Bu ölümün nasıl gerçekleştiği ise evrimin nasıl gerçekleştiğiyle özdeşleştirilebilir. Bu konuda tartışmalar ve farklı görüşler, teoriler vardır. Ama ölünün varlığı yani evrimin olup olmadığıyla ilgili bir tartışma yoktur çünkü bu gözlemlenmiş bir gerçektir.
Temmuz 23, 2007, 8:31 am
kodoman bey, demagoji yapmıyorum. Aklımdakini başka türlü anlatamadım, o yüzden örnekle anlattım. Sizin yazdıklarınız beni gerçeğe yönlendiriyor bunu söyleyebilirim. Şöyle ki, Newton’un klasik mekaniğinin ancak quantum mekaniği ortaya çıkınca sorgulanabilme olanağının oluştuğunu yazmışsınız. Ve bazı şeyler değişip yerine quantum mekaniğinin söyledikleri gelmiş. O halde;
1) Şimdiye kadar insanlar bazı konularda YANLIŞ düşünmüş oldukları halde yanlış içinde olduklarının farkında değildiler ve farkında olmamak yanlışı doğru yapmaz. Evrimin yanlış olduğu ortaya çıkınca şimdiye kadar yaptığınız yanlışlar doğruya dönüşmeyecek, geçmişte yapılmış hatalar olarak yer alacak.
2) Madem evrim sırf kendisini sorgulayabilecek bir alternatifi olmadığı ve bazı gözlemlerin uygun olması yüzünden bu kadar kabul görüp geçerliliği tartışılmıyordu şimdiye kadar.. AMa artık merak ettiğiniz o alternatif var. Yaratılış. Yaratılış bu kadar mantıklı olmasaydı Harun Yahya’nın kitapları dünyayı sarsar mıydı? Yaratılış atlası kitabı Avrupa’ya yayıldı yayılalı oradaki insanlar şokta. Bu haberleri iyi ya da kötü yorumlanmış şekilde web’de bulabilirsiniz. Harun Yahya sadece evrim teorisi ile uğraşmıyor, evrimin açmazlarını gösterip Yaratılış fikrinin asıl geçerli olduğunu gösteriyor. Avrupa’da Yaratılış fikrinin okul kitaplarına konmasına dair toplantılar yapıldı belki bilmiyorsunuzdur. Demek ki evrim teorisinin artık alternatifi var. Bu sizin için bir fırsat bence. Nature, New Scientist, National Geographic gibi dergiler sizin söylediğiniz gibi evrimin geçerliliğini tartışmıyor, nasıl evrimleşilmiş olunabileceğini düşünüyor yani evrimi bir dogma olarak kabul ediyorlar. Burada siz onlardan ayrılabilirsiniz, elinizde artık bir yaratılış fikri var. Düşünün, gözlemleyin.. Canlılar bir anda yaratılmış olabilir mi? Fosiller o yüzden mi canlıların değişmediğini gösteriyor? .. diye düşünebilirsiniz. Yaratılış fikri bu RADİKAL değişiklik olacak.
Harun Yahya’nın çarpıtması konusunda hem fikir değilim. Niçin değilim çünkü ben ona olsa olsa “Yanılgı” derim. Diğer mesajlarınızı gördüm. Sadece “alıntı yaparken şu kelimeyi çevirmemiş” türü şeyler ve bazı eksik gözlemler yapmışsınız. O kitapları yabancı bilimadamları da okuyor. Yanlış olsa onlar söylerdi. Anlamadığım bir diğer şey de Dünya çapında bu kadar meşhur kitaplar yazan Harun Yahya’nın hatalarını her ne hikmetse Dünya çapında bilimadamları meydana çıkaramıyor da Türkiye’de blog site sahipleri şıp diye buluyor. Bir türlü anlayamadım.
Da Vinci bey,
Yanlış benzetme yapmışsınız. Evrime karşılık o benzetmedeki asıl kavram “cinayet” değil “zanlı” olacak. Kodoman bey de sizden farklı söylüyor, bir anlamda diyor ki “evrimi sorgulayabilecek bir mekanizm olmadığı için bu kadar kabul görüyor”. Siz genel geçer yani dogma olarak kabul etmişsiniz. Birbirimizi yanlış anlamayalım.
Temmuz 23, 2007, 12:19 pm
Samet bey,
Evrim defalarca gözlemlenmiş, yadsınamaz bir gerçektir. Sizin yaptığınız benzetmede buna en uygun şey bir ölünün varolduğu gerçeğidir. Evrimin mekanizmalarıyla ilgili tartışmalar da ölümün nasıl gerçekleştiği ile benzeşmektedir. Bu durumda birisinin ölüp ölmediği üzerine bir tartışma olmadığı gibi bilim dünyasında da evrimin olup olmadığıyla ilgili bir tartışma yoktur. Aklı başında kimse evrim gibi defalarca gözlemlenmiş bir olguyu yok sayamaz.
Temmuz 23, 2007, 1:04 pm
Evrim hiç bir zaman gözlemlenmemiştir.Ama bazıları evrimle alakası olmayan şeyleri evrim sanıyorlar.(mesela ırklara ayrışma).Evrim defalarca gözlenseydi zaten kimse evrimi yok sayamazdı.(çevrenizde sürüngenlerin kanatlanmaya başladığını görüyor musunuz?)
Zaten fosil kayıtlarını da incelersek, hep bir anda ”atasız” olan canlılar görürüz.(mesela kabriyen patlamaı)
Ayrıca fosil kayıtlarında türleri birbirine bağlayan ara canlılara da rastlanmaz.Zaten evrimin en büyük açmazlarından birisi de budur.
Darwin:
”Eskiden var olmuş ara çeşitlerin sayısının da gerçekten pek büyük olması gerekir. Öyleyse bütün yerbilimsel oluşumlar ve bütün tabakalar geçişsel biçimlerle (ara formlar) neden tıka basa dolu değildir? Yerbilim (jeoloji), organik yaratıkların böylesine kopuksuz bir zincirini asla gün ışığına çıkarmamıştır. Bu belki de doğal seleksiyon teorisine karşı çıkarılabilecek en açık ve en zorlu aykırılıktır.”
Temmuz 23, 2007, 1:15 pm
Ayrıca kambriyen ile ilgili bir alıntı.
Richard Dawkins:
”Kambriyen katmanları, başlıca omurgasız gruplarını bulduğumuz en eski katmanlardır. Bunlar, ilk olarak ortaya çıktıkları halleriyle, oldukça evrimleşmiş bir şekildeler. Sanki hiçbir evrim tarihine sahip olmadan, o halde, orada meydana gelmiş gibiler. Tabii ki, bu ANİ ortaya çıkış, yaratılışçıları oldukça memnun etmektedir.”
(Richard Dawkins, The Blind Watchmaker, London)
Yaratılışa kanıt için sadece kambriyen katmanlarını incelemek yeter.
Temmuz 23, 2007, 1:24 pm
Da Vinci bey, bilimi dogmalardan arındırmak gerek. Evrim diyince bir çok şey giriyor işin içine. Sizlere göre adaptasyonlar, ırklara ayrışma dahi evrim. Ama benim kastettiğim o değil, ben canlıların başka canlılara dönüşmesi manasına gelen evrimi kastediyorum. Siz bana farklı konudaki evrimi anlatıp gözlemlenmiştir, yadsınamaz diyorsunuz. Bence tıkanıklık burada.
Ben yaptığım cinayet benzetmesinde de evrim’i “canlıların birbirlerine dönüşmesi” ya da “canlıların ortak atadan gelip, başka canlılara dönüşmesi” anlamında kullandım. Şimdi EVRİM kelimesine benim sadece bu saydığım anlamları yüklediğimi düşünün, hikayeyi tekrar okuyun. Tekrar tekrar evrim yadsınamaz demeyin, ben ne kastettiğinizi biliyorum, benim ne kastettiğimi de burada söyledim.
Temmuz 23, 2007, 2:09 pm
Samet arkadaşa katılıyorum.Yazdıkları bence mantıklı.Bir zamanlar dünyanın dönmediğini de kesin gerçek sananlar vardı.Ama artık o teori tarihe gömümüş bir şekilde.Bence evrime de aynı şey olacak.
Evrimin yerini ‘Akıllı Tasarım’ın alması bilimsel bir devrim niteliğinde.Tabi ki bu devrim kolay olmayacak.Zaten hangi bilimsel devrim kolay oldu ki?
Temmuz 23, 2007, 2:13 pm
Bu arada A.T. teorisi doğruluğu sınanabilir bir teoridir.En az evrim kadar da bilimseldir.”Bilimsel değil” diye kestirip atmak ateistlerin kaçış yoludur.
Temmuz 23, 2007, 2:49 pm
1. Akıllı tasarım evrimin alternatifi değildir. Eğer M. Behe’nin son kitabını okursanız ve akıllı tasarımın aslında (yani birilerinin yutturmaya çalıştığı gibi değil) evrimin nasıl gerçekleştşğiyle ilgili bir teori olduğunu görürsünüz. Yani Behe de diğer AT’ciler gibi evrimin varlığını kabul eder. Ama bazı biyokimyasal yapıların kendiliğinden oluşmasının mümkün olmadığını, bu yapıların oluşması için gerekli mutasyonların bir tasarımcı tarafından yaptırılması gerektiğini söylüyorlar. Yani size tavsiyen önce oturup akıllı tasarımla ilgili yabancı kaynakları iyi inceleyin. Öyle Mustafa Akyol’dan falan öğrenmeye kalkarsanız “gerçek” akıllı tasarım yerine yüksek dozda yaratılışçılık eğilimli AT’cilerin anlattığı “sözde” akıllı tasarımı yani bildiğimiz yaratılışçılığı öğrenirsiniz. Öyle olunca da işi abartıp Mustafa Akyol gibi AT monoteist dinler ile uyumludur gibi absürd sonuçlara varırsınız.
2. Evrim elbette gözlemlenmiştir. Canlıların zaman içinde değiştiğini hiçbir aklı başında insan reddetmez. “Evrim defalarca gözlenseydi zaten kimse evrimi yok sayamazdı” demişsiniz Samet bey. Hangi bilim adamı evrimi yok sayıyormuş merak ediyorum. Evrim olmamıştır ve olmamaktadır diyen bilim adamı kimdir? Bu görüşlerini hangi bilimsel makalede kanıtlarıyla birlikte ortaya koymuş. Kaynağınızı bekliyorum. Evrimin mekanizmalarıyla ilgili tartışmalarla evrimi karıştırmayın. Mekanizmalarla ilgili tartışmalar vardır ama evrimin varlığı ile ilgili bir tartışma yoktur. Evrimin varlığına dair en büyük kanıt fosil kayıtlarıdır. Basitten karmaşığa doğru bir ilerleyiş vardır. Sizce neden 500 milyon yıllık bir memeli fosili bulunamıyor? Çünkü memeliler daha sonra evrimleşmiştir. Sizce neden 5 milyon yıllık bir Homo sapiens fosili bulunamıyor? Çünkü insanlar daha sonra evrimleşmiştir. Bunlar en temel göstergelerdir. O kadar çok ayrıntılı kanıt gömsterilebilir ki hayal bile edemezsiniz. Evrimin varlığına dair o kadar çok DNA düzeyinde kanıt var ki bunların neredeyse hiçbirinden haberiniz bile yok. Bunları bilmek için elbette araştırmak gerekir. Öyle yan gelip yatmakla bunlar öğrenilmez. Bilmeden ahkam kesmek de bilimsel düşünceye uymaz, bilimsel düşünen insanlara yakışmaz.
3. Kambriyen dönemiyle ilgili olarak bir yazımdan alıntı yapmak istiyorum:
Görüldüğü gibi Kambriyen dönemi yaratışıa kanıt sağlamaktan çok uzaktır.
Temmuz 24, 2007, 9:10 am
Da Vinci bey,
Lütfen yazdıklarımı düzgün okuyun. “Evrim defalarca gözlenseydi zaten kimse evrimi yok sayamazdı” şeklinde bir cümle yazmadım ben, onu başka biri yazmış. Başkalarının cümleleriyle benimkileri karıştırmışsınız, dolayısıyla hem benim yazdıklarımı farklı anlamışsınız, hem de benim istediğim cevapları verememişsiniz. Ben size Harun Yahya’nın ne dediğini sormadım ki… Harun Yahya’nın o konuda da ne yazdığını bilmiyorum ki… Önyargınız, karşınızdakileri Harun Yahyacı görmeniz verdiğiniz cevapların düzenini etkiliyor. Harun Yahya’dan alıntı yapmıyorum demiyorum, yeri gelir, oraya da bakarım.
Ben size dedim ki “sizlere göre adaptasyon ve ırklara ayrılma dahi evrim kabul edilir, benim evrimden kastım canlıların değişimler geçirerek farklı canlılara dönüştüğü iddiasıdır”. Beni buna göre anlayın, o şekilde cevap verin.
Ben bir kere Fosillerin Evrimi desteklediği gibi bir iddiaya kesinlikle katılmıyorum. Başka bir mesajımda top örneğinden bahsetmiştim. Bu da ona benziyor biraz. Filumların sayısı önceden azmış, sonradan artmış… Bu sizin zannettiğiniz ya da iddia ettiğiniz gibi tek başına evrimi göstermez. Önce doğru düzgün, bilimsel, aşama aşama bu canlıların nasıl evrimleştiğini açıklayın. “Şu canlının özellikleri şununla sınırlı, sonra gelen canlılar ise bunu bunu yapabiliyor, şöyle özellikleri de var” şeklinde bir kolaylığa da kaçmayın. Çünkü ben o canlının o canlıya nasıl dönüştüğünü dahi aşama aşama, ikna edici yeterlilikte, bilimsel şekilde istiyorum. Bu noktadaki tahminim ise şöyle: Siz muhtemelen diyeceksiniz ki “elimizde o döneme ait yeterli bulgu yok, o yüzden detaylı araştırma yapamıyoruz. Ama şu konuda herkes hem fikir: Mutasyonlar sayesinde yeni canlılar oluşmuş, bunların zayıf olanları ölüp gitmiş, sağlam olanları nesillerini devam ettirmiş” Ben de o zaman diyorum ki : Nedir bu mutasyon bolluğu böyle? Atom bombaları mı patlıyordu ardı ardına? Nedir bu mutasyonun kaynağı? Radyasyon mu vardı o zamanlar? Hiroşima ve nagazakide radyasyondan etkilenen insanlar sakatlık mı yaşadılar yoksa ömürleri mi uzadı ne? Şimdiye kadar, ribozomunu bozup bazı hastalıklara otomatikman direnç gösterttiğiniz ve bunu yararlı mutasyon iddia ettiğiniz bakteriler dışında, hangi meyve sineğinde yeni olumlu bir özellik kazandıracak mutasyonlar elde ettiniz? Yıllardır meyve sinekleri mutasyona tabi tutuluyor. Hangisinin ömrü uzadı? Hangisinin sağlıklı yavrulama şansı arttı? Hangisinin fazladan kanatları çıktı da daha rahat uçtu? Hangi aslan daha uzun süre yorulmadan koştu? Bu mutasyonlar niye kedileri etkileyip kanatları çıkması gibi hayatını kolaylaştıracak bir sonuç vermemiş? Mutasyonlar niye insana kanat kazandırmamış? Uçmak güzel olmaz mıydı? Mutasyonlar niye serçelere kartal kadar keskin göz vermemiş? Bunları açıklayabiliyor musunuz? Hayır. Aksine ne kadar mutasyon deneyi yaptılarsa, her defasında evrimciler bir kez daha hüsrana uğradılar. Sadece bakteriler üzerinde hayali bir mutasyon zaferi elde etmişler onun da ne olduğu sonradan çıkıyor meydana. Söyler misiniz Da Vinci bey, bakteriler üzerinde kaç yıldır mutasyon yapılmasına rağmen böylesine kısır sonuç elde eden evrimciler, hangi yüzle bu muazzam hayatın, besin zincirinin mutasyonlarla oluştuğunu iddia edip duruyorlar?
Temmuz 24, 2007, 9:30 am
Akıllı Tasarım evrime alternatiftir.A.T’ı avunanların evrimi kabul ettiğini hiç anmıyorum.Özellikle de Behe’nin.Behe ile yapılan bir röpörtaj’da M. J. Behe şöyle demiştir:
”…Ben sadece canlılığın moleküler seviyede sahip olduğu çok hassas ve kompleks sistemlerin ancak bilinçli bir planlama ve organizasyonun sonucu olabileceğini ortaya koydum. Tabi ortaya konan bu gerçek Darwin’in Evrim teorisinin iddialarını ‘geçersiz kılıyor’. Kitabımın sanırım en büyük etkisi, yıllardır kabul edilen evrimci iddiaların çok sathi ve yanıltıcı olduğunu göstermek oldu.”
Aynı röportajdan Behe:
”Eğitimim sırasında evrim teorisini öğrenmiştim. Evrimin Tanrının hayatı doğa kanunları ile yaratmasının yolu olarak düşündüm. Bu bana son derece doğal geldi. Evrim teorisini bilimsel problemlerini öğrenmeye başladığımda, bu teoriden şüphelenmeye başladım. Özellikle 1980’lerin sonlarında okuduğum Michael Denton’un “Evolution: A Theory in Crisis” (Evrim: Kriz İçinde Bir Teori) kitabı bu konudaki şüphelerimi daha da belirginleştirdi. Daha sonra çalışmalarımı bu yönde yoğunlaştırdım. Araştırmalarım sonucunda ulaştığım sonuçlar bu teorinin son derece yanlış temeller üzerine kurulduğunu gördüm.”
Bir başka:
”Bilim adamları, bu kadar kompleks yapıların Darwin’in öngördüğü gibi gâyesiz, tesadüfî mekanizmaların ürünü olamayacağını görmeye başlıyorlar.”
Behe’nin bu sözleri herhalde evrimi savunmadığını gösteriyor.A.T. da evrimle aynı şey değil.Zaten bir yaratıcının varlığını kabul etmek evrimle çelişir.Evrim teorisi zaten materyalistlar tarafından kabul görmüştür.Eğer Behe, bir yerde evrimi destekleyip başka yerde evrimi kabul ediyorsa ya siz yalan söylüyorsunuz, ya da Behe çelişkili bir adam.
Temmuz 24, 2007, 10:14 am
Şu kambiryen’e gelelim.Dünya’nın en ateşli evrim savunucularından olan Dawkins bile söylüyo ”yaratılışı savunanları gayet memnun etmektedir” diye.
Ben kambriyen’i anlatayım.Bu tabakadaki(kambriyen) canlıların çoğunda, günümüz örneklerinden hiçbir farkı olmayan göz, solungaç, kan dolaşımı gibi kompleks sistemler, gelişmiş yapılar bulunur. Bu kompleks omurgasızlar, kendilerinden önce yeryüzündeki yegane canlılar olan tek hücreli organizmalarla aralarında hiçbir bağlantı ya da geçiş formu bulunmadan birdenbire ve eksiksiz bir biçimde ortaya çıkmışlardır.
Evrim literatürünün popüler yayınlarından ‘Earth Sciences’ dergisinin editörü Richard Monastersky kambriyen patlaması ile ilgili şu bilgileri verir:
”Bugün görmekte olduğumuz oldukça KOMPLEKS hayvan formları ANİDEN ortaya çıkmışlardır. Bu an, Kambriyen devrin tam başına rastlar ki denizlerin ve yeryüzünün ilk kompleks yaratıklarla dolması bu evrimsel patlamayla başlamıştır. Günümüzde dünyanın her yanına yayılmış olan omurgasız takımları erken Kambriyen devirde zaten vardırlar ve yine bugün olduğu gibi birbirlerinden çok farklıdırlar.”
Başka bir alıntı(vikipedi):
”Günümüz hayvan şubelerinin hemen hepsi Kambriyen’de çeşitlenip, fosil kayıtlarına girmiş, günümüz hayvanlarının kullandıkları da dahil olmak üzere tüm vücut planları bu dönemde ortaya çıkmıştır. ”
Science dergisinde yayınlanan 2002 tarihli bir makaleden:
”…Sonra birdenbire, 540 milyon yıl kadar önce, okyanusun karanlık derinliklerinde, çok zengin bir hayvanlar topluluğu var oldu. Uzun dikenli solucanlardan ağızları için yakalama kancaları bulunan beş gözlü yaratıklara kadar, 10 milyon yıllık bir süre için okyanus zeminini tamamen değiştirdiler. Bunlar hayvanların bilinen ‘tüm büyük gruplarının ilk temsilcileriydiler’ ve hatta bazıları sonradan yok olacak daha başka gruplara dahildiler.”
Herhalde diğer bilimsel yayınlar da vinci kadar iyi bilmiyor kambriyeni(!).Sözde yaratılışa kanıt değil(!)
.
Temmuz 24, 2007, 10:56 am
Kambriyen katmanlarında tüm filumların çıkıp çıkmadığı o kadar da önemli değil.Önemli olan, sadece mikro organizmalar varken, omurgasız deniz canlılarının birden ortaya çıkması.Yani mikro organizmalar birden çok hücreli ve gelişmiş organlı canlılara dönüşemez.Bu yaratılışın kanıtı değil mi?Bir arkadaş yazmış, Richard Dawkins aynı şeyi itiraf ediyor diye.
Temmuz 24, 2007, 11:10 am
Samet bey,
Bu kadar sinirlenmeyin. Diğer vatandaşın yazdığını sizin yazdığını sanmışım bir an. Olur böyle hatalar. Ama zaten ikiniz karşılık olarak birbirinizin söylediğini teyit etmiyor muydunuz? “Evrim defalarca gözlenseydi zaten kimse evrimi yok sayamazdı” demediğinizi söylüyorsunuz. Doğrudur bunu siz söylemediniz. Peki buna katılıyor musunuz?
Evrim zaman içinde bir popülasyonun kalıtımsal özelliklerinin değişmesidir. Yani sizin hayal ettiğiniz gibi bir canlı türünün tamamen farklı bir türe dönüşmesi değil. Büyük değişiklikler genelde küçük değişikliklerin birikimli toplamıyla ortaya çıkar. Bu sebeple temel canlı grupları arasındaki geçiş uzun bir değişim sürecinde gözlemlenebilir. Sürüngenlerin kuşlara gönüşmesi gibi veya Kodoman’ın uzunca anlattığı balinaların evrimi gibi. Fosiller milyonlarca yıl içinde oluşan değişimi bize göstermektedir. Siz kalkıp da bu canlıların hepsi Tanrı tarafından oldukları gibi yaratılmıştır derseniz bu bilimsel olmaz. Elbette geçmişe gidip mutasyonları gözlemleme şansımız yok ama fosillere ve fosillerin yaşlarına bakarak bu değişimin yani evrimin gerçekleştiğini görebiliyoruz. Ayrıca DNA incelemeleriyle de evrime kanıtlar bulabiliyoruz. Mesela Evrim karşıtları bunu nasıl açıklar? başlıklı yazımda insan-şempanze akrabalığı üzerine çok sağlam bir delile değindim. Bu yazımı okumanızı ve bunun evrime bir delil olup olmadığını iyice düşünmenizi tavsiye ederim.
Temmuz 24, 2007, 11:55 am
Gerçek bey,
İlk olarak geçen mesajımda Glenn R. Morton’un Phylum Level Evolution (Filum Seviyesi Evrim) başlıklı makalesinin linkini vermeyi unutmuşum. Belki incelemek istersiniz diye hemen linki vereyim: http://home.entouch.net/dmd/cambevol.htm
Önceki mesajımda da belirttiğim gibi Kambriyen öncesinde de ortaya çıkan yapılar vardır. KAmbriyende aniden ortaya çıkan birşey yoktur. Elbette canlılar bir andan itibaren fosil kayıtlarında ortaya çıkmaya başlayacaktır. Bunda garipsenecek birşey yok. Kambriyen döneminde sadece 9 filum oluşmuştur. 53 milyon yılda 9 filum gözükmektedir. Ama sonra 10.000 yılda yani MÖ 8000’den bu günde kadar tam 12 yeni filum ortaya çıkmıştır. Yeni bir yaratılış çağında mıyız yoksa? Görüldüğü gibi tüm vücut planlarının Kambriyende ortaya çıktığı düşüncesi hayali bir iddiadan başka birşey değildir. Sadece son 10.000 yılda bile 12 yeni vücut yapısı ortaya çıkmıştır. Kambriyende ise sadece 9 vücut yapısı ortaya çıkmıştır.
Ayrıca Kambriyende sürüngenler, kuşlar, memeleriler ve böcekler yoktur. Sizce neden? Daha sonradan evrimsel süreçte oluştukları için olabilir mi acaba? Yoksa Tanrı sırayla yaratmayı daha uygun gördüğü için mi? Neden insanlar 200.000 yıl önce görülmeye başlandı da Kambriyende tüm canlıları bir arada yaratmadı? Belki de bizi “evrim” düşüncesi ile kandırmak istiyordur kim bilir.
Akıllı Tasarımla ilgili olarak tam bir yanılgı içindesiniz. Behe evrime karşı değildir. Behe’nin itirazı evrimin NASIL olduğuyla ilgilidir. (Rasgele Mutasyon)+(Doğal Seçilim)’in canlılardaki tüm çeşitliliğe sebep olamayacağını düşünüyor Behe. Bazı yapıların rasgele mutasyonlarla oluşamayacağını bu sebeple bir tasarımcının bu yapıları tasarladığını ve buna göre de mutasyonları yönlendirdiğini söylüyor. Mesela insam ve şempanzelerin bir ortak bir ataya sahip olduğunu açıkça kabul ediyor. Bunu gösteren güçlü deliller olduğu için karşı çıkmanın anlamsız olduğunu söylüyor. Tabi Behe’ye göre insanların oluşumu için gerekli mutasyonlar bir tasarımcı tarafından gerçekleştiriliyor ama sonuçta bu mutasyonlar ile evrimin gerçekleştiğini kabul ediyor. Yani insan şak diye yaratılmış gibi klasik yaratılışçı görüşü savunmuyor. Eğer son kitabıyla (The Edge of Evolution) ilgili incelemeleri internette okumuş olsaydınız bunları siz de bilirdiniz. İsterseniz biraz araştırın ondan sonra tekrar konuşalım bu konuyu.
Temmuz 24, 2007, 12:06 pm
Bahsi geçen Dawkins alıntısının tamamı:
”Kambriyen katmanları, başlıca omurgasız gruplarını bulduğumuz en eski katmanlardır. Bunlar, ilk olarak ortaya çıktıkları halleriyle, oldukça evrimleşmiş bir şekildeler. Sanki hiçbir evrim tarihine sahip olmadan, o halde, orada meydana gelmiş gibiler. Tabii ki, bu ANİ ortaya çıkış, yaratılışçıları oldukça memnun etmektedir. Söylemeye hacet yok, bu ani çıkış yaratılışçıları hayli mutlu ediyor. Fakat her gruptan evrimciler bunun fosil kayıtlarında çok büyük BOŞLUĞU TEMSİL ETTİĞİNE İNANIYOR; Bir nedenle 600 milyon öncesindeki devirlerden gelen çok az sayıda fosil olmasından doğan bir boşluk var. İyi bir neden bu hayvanların çoğunun vücutlarında yalnızca yumuşak bölümler olmasıdır; FOSİLLEŞECEK KABUKLAR,
KEMİKLER YOKTUR.
Temmuz 24, 2007, 12:40 pm
Da Vinci bey,
“Evrim defalarca gözlenseydi zaten kimse evrimi yok sayamazdı” demediğinizi söylüyorsunuz. Doğrudur bunu siz söylemediniz. Peki buna katılıyor musunuz?” demişsiniz. Bu konuya belirli bir cevap hazırladığınız belli. Ben bu konuya girip ayrı bir tartışmaya girmek istemiyorum. Özetle ben canlıların ufak çaplı değişiklik geçirebileceğine yani adaptasyon ve modifikasyona inanıyorum, ve ben buna kesinlikle “evrim” ismini vermem, adaptasyonlar ve modifikasyonlar hiç bir zaman büyük çaplı değişiklikler meydana getiremez, getiremeyeceği için de benim asıl evrim dediğim canlıların başka canlılara dönüşmesi olayı gerçek dışıdır. Aksini iddia eden canlılarda fizyolojik özelliklere bakarak kendini aldatmıştır. Benim düşüncem böyle, herhalde netleşmeyen bir şey kalmamıştır.
Tanrı, daha doğrusu ALLAH, canlıların farklı sırayla yaratmıştır. İnsandan önce kambriyen devri canlıları, bitkiler, hayvanlar vesaire var. En son yaratılan insandır, dolayısıyla dünyadaki bütün toprakları kazsalar dahi bulabilecekleri fosillerin yaşları bize Kur’an ne anlatıyorsa aynısını anlatacaktır.
Bana verdiğiniz linkte bir şeyi açıklamamışsınız, bence iddia etmişsiniz. İnsan ve şempanze genomlarıyla ilgili yazınıza cevap bu linte var. Vaktiniz varsa eğer uzun uzun okuyun:
http://www.harunyahya.org/evrim/hy_net_cevap_2/netcevap2_3.html
Mutasyon konusundaki açmazlardan birine daha değinmek istiyorum. Mutasyonların kaynağının belirsiz olduğunu söyulemiştim. Evrimcilere göre rastgele mutasyonlar sonucunda oluşan birey ya da organ ne varsa o hayatta kalabiliyor. Peki o zaman madem bu kadar mutasyon bolluğu vardı, o yeni oluşmuş sağlıklı birey ya da organ tekrar mutasyona maruz kalıp bozulmayacak mıydı? Bunu nasıl açıklayacaksınız? Yoksa canlılar bir kere faydalı ,gerçekte öyle bir şey yok ama…- mutasyon geçirdikten sonra o oluşmuş sağlıklı yapıyı korumak için radyasyondan mutasyondan kaçmaya mı çalışıyordu? Çok mantıksız ama aklıma gelen en az mantıksızı bu.. Siz ne diyeceksiniz? O döneme ait bulguların yetersizliğini mi…?
Aslında üstüme elzem değil ama GERÇEK isimli arkadaşa yazdığınız yorumda hala Michael BEHE’nin neci olduğundan bahsediyorsunuz. Bunlara girmeyin, önemli olan BEHE’nin ne demiş olduğudur:
“…Ben sadece canlılığın moleküler seviyede sahip olduğu çok hassas ve kompleks sistemlerin ancak bilinçli bir planlama ve organizasyonun sonucu olabileceğini ortaya koydum. Tabi ortaya konan bu gerçek Darwin’in Evrim teorisinin iddialarını ‘geçersiz kılıyor’. Kitabımın sanırım en büyük etkisi, yıllardır kabul edilen evrimci iddiaların çok sathi ve yanıltıcı olduğunu göstermek oldu”
”Eğitimim sırasında evrim teorisini öğrenmiştim. Evrimin Tanrının hayatı doğa kanunları ile yaratmasının yolu olarak düşündüm. Bu bana son derece doğal geldi. Evrim teorisini bilimsel problemlerini öğrenmeye başladığımda, bu teoriden şüphelenmeye başladım. Özellikle 1980’lerin sonlarında okuduğum Michael Denton’un “Evolution: A Theory in Crisis” (Evrim: Kriz İçinde Bir Teori) kitabı bu konudaki şüphelerimi daha da belirginleştirdi. Daha sonra çalışmalarımı bu yönde yoğunlaştırdım. Araştırmalarım sonucunda ulaştığım sonuçlar bu teorinin son derece yanlış temeller üzerine kurulduğunu gördüm.”
”Bilim adamları, bu kadar kompleks yapıların Darwin’in öngördüğü gibi gâyesiz, tesadüfî mekanizmaların ürünü olamayacağını görmeye başlıyorlar.”
Bir başka mesele de, kambriyen devrinde kaç çeşit filumun, kaç çeşit canlının olması. Bilim adamları şunu demişken bizim daha konuşmamıza gerek var mı?
Aşağıda yazılanlar birebir GERÇEK isimli arkadaşın mesajından alıntıdır:
Evrim literatürünün popüler yayınlarından ‘Earth Sciences’ dergisinin editörü Richard Monastersky kambriyen patlaması ile ilgili şu bilgileri verir:
”Bugün görmekte olduğumuz oldukça KOMPLEKS hayvan formları ANİDEN ortaya çıkmışlardır. Bu an, Kambriyen devrin tam başına rastlar ki denizlerin ve yeryüzünün ilk kompleks yaratıklarla dolması bu evrimsel patlamayla başlamıştır. Günümüzde dünyanın her yanına yayılmış olan omurgasız takımları erken Kambriyen devirde zaten vardırlar ve yine bugün olduğu gibi birbirlerinden çok farklıdırlar.”
Başka bir alıntı(vikipedi):
”Günümüz hayvan şubelerinin hemen hepsi Kambriyen’de çeşitlenip, fosil kayıtlarına girmiş, günümüz hayvanlarının kullandıkları da dahil olmak üzere tüm vücut planları bu dönemde ortaya çıkmıştır. ”
Science dergisinde yayınlanan 2002 tarihli bir makaleden:
”…Sonra birdenbire, 540 milyon yıl kadar önce, okyanusun karanlık derinliklerinde, çok zengin bir hayvanlar topluluğu var oldu. Uzun dikenli solucanlardan ağızları için yakalama kancaları bulunan beş gözlü yaratıklara kadar, 10 milyon yıllık bir süre için okyanus zeminini tamamen değiştirdiler. Bunlar hayvanların bilinen ‘tüm büyük gruplarının ilk temsilcileriydiler’ ve hatta bazıları sonradan yok olacak daha başka gruplara dahildiler.”
Herhalde diğer bilimsel yayınlar da vinci kadar iyi bilmiyor kambriyeni(!).Sözde yaratılışa kanıt değil(!)
Temmuz 24, 2007, 12:42 pm
1-)Mikro organizmaların bile fosillerde izlerine rastlanabiliyor.(kemiksiz mikroorganizmalar!)
2-)Fosilleşmek için illa kabuk, kemik gerekmez.Canlılar iz bırakabilir.(mesela ayak izi fosilleri veya canlının vücudunun izi)
3-)Yumuşak dokular da fosilleşebilir.(Mesela AL 666-1 Homo spains çene ve damak fosil kaydı)
Temmuz 24, 2007, 12:55 pm
”Kambriyende aniden ortaya çıkan birşey yoktur”
Ya orada GERÇEK ismini kullanan biri açıklamış, bilimsel kaynaklardan.Daha ne demek ”aniden çıkmadı, evrimleşti”?
Fosil kayıtlarında canlıların aniden ortaya çıktığını Dawkins bile açıklamış, daha ne?
Demogojik savunmadan başka bir şey yok evrimcilerin yazılarında…
Temmuz 24, 2007, 1:08 pm
Benim kambriyen ile ilgili açıklamalarının yeterli olduğunu düşünüyorum.O kadar yazıya rağmen hala kendi bildiğinizi okuyorsunuz.
Fosil kayıtlarında araforma rastlanaadığı hakkında bir kaç evrimci itirafı…
Charles Darwin:
”Ama bu teoriye göre sayısız geçişsel biçimler olması gerektiğine göre, onlara yer kabuğuna gömülmüş olarak neden çok sayıda rastlamıyoruz?”
Edmund Ambrose:
”Şunu kabul etmeliyiz ki, fosil kayıtlarında yaratılışa inananların görüşlerine ters düşecek hiçbir şey yok”
Mark Ridley (Zoolog, Oxford Üniversitesi):
”Gerçek bir evrimci hiçbir zaman, yaratılışa karşı evrim teorisine dayanak olarak fosil kayıtlarını kullanmamaktadır”
Temmuz 24, 2007, 1:29 pm
Ayrıca canlıların aynı zamnda yaratılmayışı evrim için kanıt oluşturmaz.Canlıların yeryüzündeki ortaya çıkış sıralamaları, ortada hiçbir evrim olmadığına göre, “yaratılışın sıralaması”dır. Fosiller, yeryüzünün, üstün ve kusursuz bir yaratılışla, önce denizlerde sonra da karada yaşayan canlılarla doldurulduğunu ve bütün bunların ardından da insanoğlunun var edildiğini göstermektedir.Elbette insan, var olması en hayırlı zamanda var olmuştur.Mikroorganizmaların ilk kez yaratıldığı zamanda Dünya’da insan yaşayabilir miydi? Veya dinozorlarla aynı anda var olsaydı iyi mi olurdu?
Canlılar bir sırayla yaratılmıştır ama evrimle değil.
Temmuz 24, 2007, 3:20 pm
Samet bey,
Sizin evrimi nasıl tanımladığınız beni pek ilgilendirmiyor. Zaman içinde bir popülasyonun kalıtımsal özelliklerinde değişim oluyor orda evrim vardır. Siz buna evrim deyin veya demeyin bu pek birşey ifade etmez.
Evrim karşıtları bunu nasıl açıklar? başlıklı yazımı belli ki okumamışsınız. Kanıtlarıla birlikte bu kromozom füzyonu anlatılıyor yazıda. Sizin verdiğiniz Harun Yahya linkinde bununla ilgili birşey yok. Zaten ne diyebilir ki? “Allah 2 numaralı insan kromozomunun ortasına telomer yerleştirerek şempaze kromozomlarının birleşMİŞ GİBİ gözükmesini sağlamıştır” mı diyecek? Yoksa “orda telomer falan yok uyduruyorlar” mı diyecek?
Bu delil insanlar ile şempanzelerin ortak bir ataya sahip olduğunun en kesin kanıtıdır. Buna karşı söyleyeceğiniz birşey varsa söyleyin. Yoksa “bak HY cevap vermiş bu linki oku” gibi şeylere geçiştirmeye çalışmayın.
Memo bey,
Elbette mikroorganizma fosilleri de vardır ama çok fazla olmalarına rağmen çok az sayıda fosil olması mikroorganizmaların çok çok zor fosilleşebileceğini göstermektedir. Bu çok doğal değil mi zaten?
İz fosiler vardır sizin de dediğiniz gibi. Zaten Kambriyen öncesi döneme ait iz fosilleri olması bu dönemde henüz kabuk ve kemiklerin ortaya çıkmadığını gösteren önemli delillerdir. Kabuk ve kemiklerin oluşumu ile Kambriyen döneminde önemli bir fosilleşme artışı olmuştur doğal olarak.
Yumuşak yapıların fosilleşmesi zordur ama nadir olarak gerçekleşebilir. Ortam koşulları buna uygunsa olabilir elbette.
Önceki mesajımın başında verdiğim makaleyi incelerseniz Kambriyen dönemi canlılarının evrimiyle ilgili bilgileri görebilirsiniz. Bu konuyu uzatmıyorum. Verdiğim yazıda bunlar anlatılıyor.
Gerçek bey,
Artık bu HY tarzı çarpıtılmış alıntı alışkanlığını bırakın. Fosil kayıtları evrimi açıkça desteklemektedir. Bu çok açıktır. Birçok geçiş fosili bulunmuştur. Bunlar bulunmamış gibi davranmakla, kabul etmemekle bir yere varılamaz. Bunların bazılarını aşağıdaki linklerde bulabilirsiniz.
1. Transitional Vertebrate Fossils FAQ
2. Transitional Fossils FAQ
3. Taxonomy, Transitional Forms, and the Fossil Record
4. Evolution Explains Life, So God Isn’t Needed.
Şimdi bunların tamamına gözlerinizi kapayıp bunlar yok derseniz olmaz. Yoksa olur mu?
Sizin mantığınıza göre Allah “mış gibi” yapıyor. Canlıları öyle bir sırayla yaratıyor ki tam da evrimsel bir süreçte olmuşması gerektiği gibi. İnsanları öyle bir yaratıyor ki 1 tane kromozom tam da 2 tane şempanze kromozomunun birleştiğinde olması gerektiği gibi.
İddianız bu mu? Sizce bu mantıklı mı? Bunun bilimsel olduğunu da iddia ediyor musunuz?
Temmuz 24, 2007, 3:27 pm
Gerçek ve Memo isimli arkadaşların yazılarını okudum. Çok güzel yazmışsınız arkadaşlar. Tebrik ediyorum. Hem canlılar bir anda ortaya çıkmasa bile, daha ilk hücrenin nasıl oluştuğunu açıklayamıyorlar. Miller bu konuda deney yapmış ama yüzüne gözüne bulaştırmış.
Temmuz 24, 2007, 5:33 pm
Samet bey,
Miller neyi eline yüzüne bulaştırmış? Gelecek deneylere yön göstermesi açısından çok önemli bir deney yapmıştır. Tahmini atmosfer koşulları yanlıştı ama günümüzdeki ilkel atmosfer verilerine göre yapılan deneyler Miller’ın deneyiyle aynı sonuçlara varmakta ve amino asitlerin ilkel atmosferde oluşabileceğini göstermektedir.
Temmuz 24, 2007, 6:54 pm
Da Vinci bey,
Atmosfer koşullarıyla kalsa yine iyi. Ama yaptıkları daha çok hata var. Buradan okuyabilirsiniz, uzun olduğu için buraya yazmıyorum.
http://www.evrimefsanesi.com/2.html
Temmuz 24, 2007, 7:40 pm
Samet bey,
HY’yi kaynak gösterdiğiniz için hemen HY’nin iddialarına cevap oalrak yazdığım yazının linkini vereyim de okuyup HY’nin yanlışlarını görün.
Miller-Urey Deneyi ve Harun Yahya’nın Yanılgıları 1
Miller-Urey Deneyi ve Harun Yahya’nın Yanılgıları 2
Temmuz 26, 2007, 9:25 am
Tartışmama ara verdiğim için mesaj yazmayacaktım ama miller deneyi hakkında link verdiğiniz yazıyı okuyunca söylkemem gereken bir kaç şey var.
Miller soğuk tuzak yöntemini kullanmış. Verdiğiniz yazıda “e tabi ki öyle olacaktı” diyerek bu savunuluyor. Bir de “soğuk tuzaklar ilkel dünya ortamında şu sebepten dolayı bu sebepten dolayı var olabilirdi” diyerek ihtimaller sıralanmış. Ne kadar sağlam oldukları ortada: Her şeyi tesadüflerden bekliyorlar. Bunun arkasında Allah’a inanmama yatıyor. Canlıları Allah en güzel surette yaratmıştır demek istemedikleri için materyalist gözle bakıyorlar ve ellerine tesadüf gib komik bir kavram çıkıyor.
Harun Yahya diyor ki şu kişiler deney yapıp şu sonuca ulaştı, verdiğiniz yazıda da şu kişiler bu deneyi yapıp bu sonuca ulaştı yazıyor. İkisinde de kaynak var. Hangisine inanacağız.
Ümit Sayın “okyanusların dibindeki sıcak su kaynaklarının birden soğuyarak okyanusa karışması bahsedilen soğuk tuzak ortamını hazırlAYABİLİR” diyerek ihtimalden bahsediyor. Arkasından yorum yapan vatandaş diyor ki “bak gördün mü, demek ki harun yahyanın iddialara TAMAMEN geçersiz” deme gafletinde bulunuyor. Akıl var mantık var. Bir tarafta sapasağlam duran %99.9 ihtimal var, diğer tarafta %0.1 gibi cılız bir ihtimal. O vatandaş diyor ki “madem böyle bir ihtimal var, o zaman harun yahyanın iddiası tamamen geçersiz” diyerek elindeki %0.1 ihtimalle karşısındaki %99.9’a kafa tutuyor. % olarak verdiğim rakamlarda oynama olabilir ama az ihtimali kullanıp çok ihtimali göz ardı ettikleri gerçeği değişmeyecek. Her şeyi ihtimallere veriyorlar yahu.. Hangi devirde yaşıyoruz. Zaman ilerledikçe insanlar daha mantıksız olmaya başlıyorlar ve proflar bunların önde gidenleri oluyor.
Benim söylememle olmuyor arkadaşlar, Da Vİnci’nin verdiği linklere girin kendiniz okuyun, mantıksızlığı görün.
Temmuz 26, 2007, 11:41 am
Samet bey,
Pes doğrusu. Şu %99.9 ile %0.01 oranlarına nerden ulaştınız çok merak ediyorum. Kaldı ki HY “olamaz” diyor. Eğer oran %0.01 değil %0.0001 bile olsa bu o olayın “olabileceğini” gösterir. Yani bu durumda “olamaz” diyen hatalıdır. Kaldı ki bu yüzdeler de tamamen hayal ürünüdür. Ümit Sayın bu tip bir oalyın olabileceği bölgeye bir örnek vermiştir. Bu durumda neye dayanarak bir olasılık veriyorsunuz anlamadım.
Benim verdiğim kaynaklar Miller-Urey deneyinden farklı gazlar kullanıldığında da amino asitlerin sentezlenebildiğini göstermektedir. Peki HY’nin verdiği kaynaklar neyi gösteriyor Samet bey? Farklı gazlar kullanılınca amino asitlerin sentezlenemeyeceğini mi? Elbette hayır. Böyle birşey yok. Var diyorsanız ortaya koyun.
Bu konuda aslında çok önemli bir nokta var. Uzaydan dünyaya düşen meteoritlerde dünyada olan ve olmayan birçok amino asit bulunmuştur. Sizce bu neyi gösterir ve bunun anlamı nedir Samet bey? Bu kritik bir nokta. Buna vereceğiniz cevabı merakla bekliyorum.
Temmuz 26, 2007, 12:35 pm
“Bu konuda aslında çok önemli bir nokta var. Uzaydan dünyaya düşen meteoritlerde dünyada olan ve olmayan birçok amino asit bulunmuştur. Sizce bu neyi gösterir ve bunun anlamı nedir Samet bey? Bu kritik bir nokta. Buna vereceğiniz cevabı merakla bekliyorum.”
Kainatta yalnız olamayabileceğimizi, Allah’ın, uzayın başka yerlerinde başka canlılar da yaratmış olabileceğini gösteriyor. Ama sadece aminoasitlerden yola çıkarak kanıt varmış gibi buna inanmak doğru olmaz.
Temmuz 26, 2007, 1:13 pm
Bana göre ise amino asitlerin evrende bir yerlerde kendiliğinden varolabileceğini gösterir. Aradaki fark bu işte Samet bey. Bilime Tanrının karıştırılması böyle birşey.
Temmuz 26, 2007, 3:01 pm
Miller deneyinde kullanılan gazlar, ilkel atmosferdekinden çok farklıdıydı.Miller’ın deneyinde canlandırmaya çalıştığı ilkel atmosfer ortamı gerçekçi değildi.1980’li yıllarda bilim adamları ilkel atmosferde, metan ve amonyak yerine azot ve karbondioksit bulunması gerektiği görüşünde birleştiler. Nitekim uzun süren bir sessizlikten sonra Miller’ın kendisi de kullandığı atmosfer ortamının gerçekçi olmadığını itiraf etti.(1)
Peki Miller neden bu gazlar konusunda ısrar etmişti? Cevap basitti: Amonyak olmadan, bir amino asitin sentezlenmesi imkansızdı. Kevin Mc Kean, Discover dergisinde yayınladığı makalede bu durumu şöyle anlatıyor:
”Miller ve Urey dünyanın eski atmosferini metan ve amonyak karıştırarak kopya ettiler… Oysa son çalışmalarda o zamanlar dünyanın çok sıcak olduğu ve ergimiş nikel ile demirin karışımından meydana geldiği anlaşılmıştır. Böylece o dönemdeki kimyevi atmosferin daha çok azot, karbondioksit ve su buharından oluşması gerekir. Oysa bunlar organik moleküllerin oluşması için amonyak ve metan kadar uygun değildirler.”
Nitekim Amerikalı bilim adamları J.P. Ferris ve C.T. Chen, ”karbondioksit, hidrojen, azot ve su buharından” oluşan bir karışımla Miller’ın deneyini tekrarladılar ve bir TEK BİR MOLEKÜL AMİNO ASİT bile elde edemediler.
(1)Millerin kullandığı gazların gerçekçi olmadığını itiraf ettiği hakkında kaynak :
Stanley Miller, Molecular Evolution of Life: Current Status of the Prebiotic Synthesis of Small Molecules, 1986
Temmuz 26, 2007, 3:16 pm
Ayrıntılı bilgi için: http://www.harunyahya.org/evrim/hy_hayatin_gercek_kokeni/hk8.html
Buradaki ”Miller Deneyi’ni Geçersiz Kılan Dört Neden” başlıklı yazıyı okuyun.
Ha bu arada da vinci’nin linkindeki yazının bir kısmını okudum.1. iddiada sıcak suda(çok sıcak) aminoasit sentezlenebilir diyor.Ama amino asitler o yüksek sıcaklıkta ANİDEN PARÇALANIR.Ayrıca suda aminoasitler bir araya gelip protein oluşturamaz.Kimya kurallarına göre bu imkansız.
Ayrıca bir daha burada yazı yazmayacağım.Çünkü hiç bilimsel bir tartışma olmuyor.(evrimciler sayesinde).ben gerçeği arayanlara gerçeği anlatırım.BAĞNAZ, TUTUCU olanlara değil!
Temmuz 26, 2007, 3:19 pm
Siz zaten anca ”bi’ çay koy kendine”(1) gibi saçma cümleler sarf edrek çırpımaya çalışırsınız.veya hemen cahilce hakaret edersiniz.
(1) o bilimsel(!) cümleyi kodoman yazmıştı.
Temmuz 26, 2007, 3:22 pm
”Bilim materyalisttir” iddiasıyla ilgili; http://www.harunyahya.org/evrim/hy_hayatin_gercek_kokeni/hk15.html
Biraz cesaretiniz varsa okuyun.
Temmuz 26, 2007, 7:43 pm
Gerçek, yukardaki mesajımda verdiğim linkteki 2 yazıyı okuma zahmetine katlansan HY’nin seni ve senin gibileri nasıl kandırdığını görmefırsatını bulacaksın. Adam açık açık yalan söylüyor işte. Bunu kabullenmek neden bu kadar zor geliyor.
Temmuz 26, 2007, 7:58 pm
Gerçek, ajitasyondan başka bir şey yapmıyorsun! O bilimsel değil, bir dalga geçme cümlesidir, ama ondan önceki dayanak gayet bilimsel, ne demiş “o bilimsel(!) cümleyi yazan kodoman”: “O fosillerin bulunduğu ülke, şehir vb. var ama en önemli bilgi, yani kimlik yok…Bunlardan bahsederken etiketlerini sunarsın ki, hangi fosil olduğu bilinsin”! Ajitasyon ve demagoji… Pek sevdiğiniz yöntemler.
Temmuz 26, 2007, 9:23 pm
Memo,
1)Zaten Kambriyen Dönemi öncesi, hatta çok çok öncesi, 3,5 milyar yıl öncesinden mikroorganizma fosilleri vardır[1, 2, 3].
2)İz bırakmak, canlı fosillerinden daha da ender bulunan bir şeydir. Ve o izler, çoğunlukla; Çimento etkisi nedeniyle balçık haline gelmiş volkanik küllerin üzerinde bulunur. Bahsi geçen dönem, canlıların tamamen suda olduğu, vücutlarının büyük oranda su olduğu bir yapıda bu türden iz bırakması, istisnanın istisnasıdır. Ben H.Y. ve takipçileri gibi, öyle her şeye imkansız demem ama, imkansız terimine en uygun durumlardan biri budur.
3) Bahsi geçen fosil 2,3 milyon yıllıktır. Söz konusu fosilde damak dokusu olduğunu varsaysak bile, 500 milyon yıllık geçmiş sözkonusu olduğunda bu örnek geçersizdir. Bir zaman faktörü vardır, iki, damak nispeten daha dayanıklı bir yumuşak doku iken, kambriyen dönemi canlılarının yumuşak dokusu, denizanası gibi çok daha fazla yoğunlukta su içeren yumuşak dokulardır.
Alıntıların çarpıtmalı olduğunu yukarıdaki mesajımda görebilirsiniz.
[1]Schopf, J. W., 1993. Microfossils of the Early Archean Apex Chert: New evidence of the antiquity of life. Science 260: 640-646.
[2]Shen, Y., R. Buick and D. E. Canfield, 2001. Isotopic evidence for microbial sulphate reduction in the early Archaean era. Nature 410: 77-81.
[3]Furnes, H., N. R. Banerjee, K. Muehlenbachs, H. Staudigel and M. de Wit, 2004. Early life recorded in Archean pillow lavas. Science 304: 578-581.
Temmuz 27, 2007, 10:28 am
Kodoman, bakterilerin direnç kazanmasıyla ilgili orada yazdığım yazıyı oku, bir daha da ortalıkta “hani fosilin numarası nerde” diye safça sorular sorma. Ajitasyona girme!
Temmuz 28, 2007, 3:22 pm
Orada? Nerede? Fosilin numarasını sundun mu da, bir daha sorma gibilerinden salakça laflar ediyorsun? Kim ajitasyona giriyor? Göster bakem ajitasyonu!
Ağustos 5, 2007, 9:40 am
Kodoman asıl senin tek yapabildiğin ajitasyon ve demogoji!Kim insanlara hakaret edip, terbiyesizlik yapıp saçma cümleler yazıyor? Kim evrim karşıtı iddialara bir dayanak sunamıyor da anca: ”ben inaaannmıyorum amaaaaaaaaa, sahte onlar sahte,ay sen bi çay koy kendineeee” gibi saçmalıklarla laf kalabalığı yaparak kendini savunmaya çalışıyor? kim verecek cevap bulamayıp hemen ”demogoji yapıyorsun, yalan söylüyorsun” diyor!?
Bilimde her yol Allah’a çıkıyor da sen görmezlikten görüyorsun.Bak Plank ne diyor:
”Hangi sahada olursa olsun, bilimle ciddi şekilde ilgilenen herkes, bilim mabedinin kapısındaki şu yazıyı okuyacaktır: ‘İman et. İman, bilim adamlarının vazgeçemeyeceği bir vasıftır.”
Ha şimdi sözün kaynağını istersin: Science Digest, Ekim 1981
Ayrıca maddeyi mutlak gerçek sanma! Şuraya bak(tabi birazcık cesaretin varsa):
http://www.maddeninardındakisir.com
Ağustos 5, 2007, 11:14 am
Cevap,
Kim insanlara hakaret etmiş, ben mi? Göstersene bi’ tane! Kim terbiyesizlik yapmış, ben mi? Göstersene bi’ tane! Kim evrimi karşıtı iddialara dayanak bulamamış, ben mi? “Akıllı Tasarım: Yaratılışın Bilime Sızma Teşebbüsü”, A.T. akımının bilimsel olmadığını dayanaklarıyla ortaya sunuyorum. “Balina Evrimine Dair Harun Yahya’nin Çarpıtmaları” balina evrimine dair çarpıtmaları, fosillerle, bilimsel metodolojiyle ortaya koyuyorum. “Neandertaller Üzerine Çarpıtmalar” neandertallerin insan ırkı olmadığını fosillerdeki anatomik farklarla sunuyorum. “Bakterilerin Antibiyotiğe Kazandığı Direnç Konusunda Çarpıtmalar” bakterilerin kazandığı bu direncin evrim olduğunu gösteriyorum. “Tyrannosaurus Rex’in Tavuğun Atası Olduğu Hususunda Çarpıtmalar” Harun Yahya’nın nasılda sınıflandırma ve genetik mühendisliği hiçe sayıp, saçmaladığını ortaya koyuyorum. ““Son Dino-Kuş Furyası” üzerine çarpıtmalar” kuşun evrimi hakkında, aynı platform üzerinde birbirinden farklı iki şeyi söylediğini, gerçekleri çarpıttığını gösteriyorum. “Toumai Çarpıtması” bilim adamlarının arasındaki görüş ayrılıklarını nasılda evrim karşıtı propogandaya alet ettiğini gösteriyorum. Peki sen n’apıyorsun? Ajitasyonla bana olur olmadık ithamlarda bulunup, sözlerimi çarpıtıp, 1981 yılındaki bir kaynağı göstererek 1858’de doğup, 1947’de ölmüş büyük bir fizikçinin sözleri diye bana saçma sapan bir cümle sunuyorsun.
Ben inanmadığım için değil, o fosillerin kimliği yoktur, altındaki rakamlar sallamadır, bunun aksini sunmak bana değil, doğruluğunu kanıtlamak böylesine gayri-ciddi bir şeyi hazırlayan Harun Yahya’nın yükümlülüğündedir. Ne demek efen’im, adamın biri hiçbir kaynak sunmaksızın, kafasına göre tarihlendirme yapacak, bende, fosilin kimliğini bile bilmeksizin aksini kanıtlayacağım. İnancınızı uğruna yaptığınız şeylere bakın…
Ağustos 9, 2007, 1:23 pm
Kodoman sen bunadın galiba? Kendi yazdıklarını bile okumuyor musun? O dalga geçme cümleleri, cahil, şu, bu, yok ”uzarsın” bilmem ne! kendi yazdıklarını iyi oku.KÖR!
Sen hiç bir dayanak sunmadın.O dayanak dediğin şeyler dayanak değil.(tek dayanağın inanmamak)Senin kaynakların hep evrimci.Zaten tek yapabildiğin anca, tercüme hatalıymış da…Ben senin tercümene mi güveneyim?
Hem ayrıca önemli olan anlamdır.Kelime kelime tercüme pek yapılmaz.Önemli olan aynı anlamda olması.Ha bütün demiş ha tüm demiş.Tohimai yazına baktım h,iç nir çarpıtma yok.
Ayrıca tercümeleri HY yapmıyor.Bkz. :http://www.harunyahya.org/sss/sss_kitaplar07.htm
Yani HY.’nın sahtekar olması veya MÜMKÜN DEĞİL.Sen ise HY. hakkında bilmeden atıp tutuyorsun.
Ayrıca bakteri direnc göstermesinin evrimle ALAKASIZ olduğu, mutasyonun zararlı olduğunu bazı arkadaşlar açıklamış.Yazılarının yorumlarında gerçek ortaya çıkmış, sen hala dayanak de…BAĞNAZ CAHİL!
Planck’in sözüne de inanmıyorsun galiba.(başka ne yapabilirsin ki).Hiç de saçma değil.Git bak kaynağa.
Fosillere de o kadar kaynak var.(mesela sergilendiği müze, çıkarıldığı bölge falan.)Sen hala işine gelmiyo diye inanma!
İnancın(sahte, batıl din) için, bağnazlığın, materyalizme şartsız bağlılığın uğruna yapmayacağın sahtekarlık yok! Demogoji yapma, ajitasyona girme! Gerçeği kabul et!!!!
http://www.harunyahya.org/sss/sss_kitaplar07.htm
sen evrim ve materyalizm karşıtı düşüncelere inanmazsan, ben senin uydurma ve dogmatik düşüncelerine, saçma yazılarına asla inanmam.Madem öyle, işte böyle.
bir de yanlış link vermiş yukardaki arkadaş,
http://www.maddeninardindakisir.com
edit: Tek bir içerik içeren, üç farklı mesaj, kirliliğin önüne geçmek adına birleştirilmiştir.
Ağustos 9, 2007, 5:18 pm
Arkadaşın dediklerine bakalım: Ben dayanak sunmadım, çünkü dayanaklarımın kaynakları hep evrimci! Süper bir yaklaşım! Evrime dayanak olarak, müslümanlardan veya Harun Yahya’nın yaptığı gibi, avenjelik hristiyanlardan kaynak sunmalıyım ki, dayanak olsun! Objektiviteye bakın hele… “Zaten tek yapabildiğin anca, tercüme hatalıymış da” Bu, sadece bu yazıda sözkonusudur… Nedense sizleri Balina evrimine dair yazımın altında bulamıyorum! Mükemmel bir objektivite örneğide: “Ben senin tercümene mi güveneyim?”, di mi, di mi! Kodoman oraya orijinal metni boşuna koyuyor, Harun Yahya gibi saklayıp, bölük porçük çarpıtılmış çeviri koymalıydı; O çevirileri başkasına yaptırmış olmasıda önemli değil, sonuç itibariyle altına imza atmaktadır; Bunların sorumluluğunu almaktadır! “Planck’in sözüne de inanmıyorsun galiba.” Planck denilen fizikçi, 1858 domuş 1947’de ölmüştür, bahsi geçen kaynaksa 1981 yılına aittir, adamın ölümünden 40 yıl sonra mezarından kalkıp, röportaj yapıp görüş bildirdiği beklenmiyor herhalde! “mesela sergilendiği müze, çıkarıldığı bölge falan” Çünkü ben gezmedim oraları, bilmiyorum, konuşmadım oralarla. Sor bakalım onların başında duranlara: “Bunların katalog numaraları nelerdir, hangi ekip tarafından ne zaman bulunmuştur, hangi katmanda bulunmuştur, tarihlendirmeyi kim hangi yöntemlerle yapmıştır, sınıflandırma kim tarafından ne zaman yapılmıştır?” Sen takma kafana, ben sordum tüm bu soruları, “ehm kem küm”, “ben bilmiyorum, sadece bunların başında duruyorum”dan öteye cevap alamadım, denemesi bedava, kitapları bile bedava verdiklerine göre 😉
Ağustos 10, 2007, 2:42 pm
kodoman çok saçmalamışsın.Ben şimdi 2007 yılında bir kitap yazıp Einstein’in sözünü koysam, Einstein yaşamıyor şimdi diye bana da yalancı dersin kesin!İşte materyalist çırpınmalarda mantık bozuklukları!
😉
Ağustos 10, 2007, 3:13 pm
Site sahibi,
Yazınızda H.Y.’nın tercüme çarpıtması yaptığını söylemişsiniz.Bence hata yapıyorusunuz.”eski” kelimesi bir sıfattır.Yani kayıp halka düşüncesinin eskiden beri olduğu anlatılmış.Bu imsan-maymun arası kayıp halka düşüncesi eskinden beri var değil mi?
Yani sizin tercümeniz ile HY’nın tercümesi(ki bi arkadaş onun tercüme yapmadığını yazmış) arasında bir fark göremiyorum.Düşünce aynı.
Ayrıca tercüme sanatı denen bir şey vardır.Türkçe’ye aynen tercüme yapılamaz.O düşünceyi anlatan doğru kelimeler kullanılmaya çalışılır.Mesela İngilizce bir deyim veya sözcük Türkçe’de anlamsız olabilir.Bunu da düşünmek gerekir.
Yani H.Y. bir çarpıtma yapmamış.
Ağustos 10, 2007, 5:21 pm
142rrr,
Sen Einstein’ın sözünü 1997 yılına ait bir kaynağa(hem de mecmua) dayandırır, orada da 1989 yılına ait bambaşka bir kaynağa, o da bambaşka kaynağa dayandırırsa… İş çığırından çıkar… Kaynak göstermenin bir adabı usülü vardır; Kaynak göstereceksen, birinci elden, hadi o da olmadı ikinci elden gösterirsin! Aksi taktirde işin kulaktan kulağa oynamaktan farkı kalmaz, kaynak madenciliğine döner(son yazımdaki H.Y. Kaynağında durum aynen budur: http://www.talkorigins.org/faqs/horses/eohippus_equus.html)
Ahmet,
“old” kelimesi, cümlenin tümünde bir anlam taşır. Orada “eski”, daha önceki anlamında kullanıldığını beginner seviyesindeki kişi bile anlar. Her ne kadar sözkonusu çevrideki kullanım bir deyim olmasada, kullanımların özetini göstermek amacıyla şu aramaya bir bakabilirsiniz: http://www.google.com/search?hl=en&q=%22old+idea%22 “old idea” kullanımlarının, hepsi “eski düşünce” anlamında, geçmiş, önceki anlamında kullanılmıştır, geniş zaman değil.
Ağustos 11, 2007, 1:58 pm
Bence hiç bir çarpıtma yok.HY çevririsinde ”eskiden beri kabul edilen” seninkinde ise ”eski”.Yani kayıp halka düşüncesi eski.En azından toumai’ye kadar kabul ediliyormuş.Yani ”eskiden beri” kabul ediliyor.HY’ya saçma iftiralar atarak(ki tercümeyi de o yapmamış, kastı olamaz) evrim propagandası yapmayın.Zaten bu yazıda bilimsel bir iddia da yok.Tercümeyi de HY yapmamış.Ne bu boş çarpıtma iddiaları ki? Daha bilimsel yazılar yazın.HY’ya iftira atmayın.
Ağustos 11, 2007, 2:03 pm
Ayrıca lütfen bilimsel tartışmalarda demogoji yapmayın.Bağnazlık yapmayın.Gerçeği bile bile iddianızı boş cümlelerle savunmayın.Her insan yanlış bilebilir bazı şeyleri.Bu kötü bir şey değil.Ama gerçeğe direnmek kötü bir şey.Böyle bilimsel tartışma yapılmaz.İdeolojilerinizi, duygularınızı ve inançlarınızı bilime katmamanızı öneririm.
İnsanlara saçma iftiralar atmak evrime katkı sağlamaz.
Ağustos 11, 2007, 2:06 pm
Ayrıca HY’nın tercümesinde geniş zaman anlamı göremiyorum.Sizin türkçeniz zayıf galiba.;)
Ağustos 11, 2007, 3:38 pm
Çeviriyi, ”eskiden beri kabul edilen” şeklinde yorumlayıp, üstüne “ayrıca HY’nın tercümesinde geniş zaman anlamı göremiyorum” demek nasıl bir tezattır çözemiyorum! “Genç tarafından eskiden beri öcü kabul edilen evrim…”, “Genç, eskiden evrimi öcü olarak kabul ederdi”, hadi bakalım hangisi “daha geniş”…
HY’ya saçma iftiralar atarak(ki tercümeyi de o yapmamış, kastı olamaz) evrim propagandası yapmayın
Benim kastımı -hem de saçma- iftira, yani yalan olarak yorumlarken, neden HY’yi “kastı olamaz” şeklinde yorumluyorsunuz? “Kast” okuma biçiminiz bende pekte iyi izlenim bırakmadı… Biraz taraflı gibi… Bakalım buradaki “kast”ım sizin tarafınızdan nasıl yorumlanacak.
Zaten bu yazıda bilimsel bir iddia da yok
Cevap verilen yazıda sadece bilimsel veri çarpıtılsaydı, emin olun, yazı bilimsel olacaktı. Ama değil… Eğer bilimsel yazı talep ediyorsanız, bu blog içerisindeki diğer yazılarda sunduğum bilimsel çarpıtmalara cevabınızı bekliyorum…
Daha bilimsel yazılar yazın
Yani, bilimsel olma kaygısı nedeniyle, Harun Yahya’nın çeviri ve alıntılarda yaptığı çarpıtmaları görmezden geleyim… Talebiniz bu mudur? Hani blog sadece bunu içerse bu “saçmalığınızı” anlarım ama…
Ayrıca lütfen bilimsel tartışmalarda demogoji yapmayın.
Hiç bilimsel konuşmuyorsunuz… “Daha bilimsel yazılar yazın”(Ayrıca bir adet tarafımdan yapılmış bir demogoji sunmanızı talep edebilir miyim)
Ama gerçeğe direnmek kötü bir şey
Gerçeğe direnmek elbette kötü bir şeyde, gerçek diye sunulanın gerçekliğini sorgulamak neden kötü olarak sunuluyor çözebilmiş değilim… Haa, burada gerçekten kastınız, tarafınızdan gerçek olarak kabul görmüş şeylerse, siz bana gerçekleri söyleyin, bende kabul edeyim o halde?..
Böyle bilimsel tartışma yapılmaz
Sizden nasıl yapıldığına dair bir prototip talep edebilir miyim. Bilim yapacağız diye, yalancılığı göz ardı edeceğiz… bu mudur? Efen’im konu bilim olabilir, ancak bilimi insanlar yapar ve insanların bilim yapıyorum diye, yalan söylemesi olasıdır…
İdeolojilerinizi, duygularınızı ve inançlarınızı bilime katmamanızı öneririm.
Öneriniz zaten kişisel kaygılarım arasındadır… Ancak sizde bu var mıdır, pek emin olamadım. Evrimi reddetme sebebinizin bilimsel bir temeli var mıdır, yoksa inancınıza ters düşüyor diye mi? Böyle “büyük” laflar etmeden önce, çuvaldıza bir göz atmakta fayda var…
İnsanlara saçma iftiralar atmak evrime katkı sağlamaz.
Yani?.. Evrime atılan iftiraları göz ardı edelim?..
Ağustos 11, 2007, 7:00 pm
Kodoman demogoji yapıyorsun ve saçmalıyorsun.Gerçeği kabul et geç olmadan tövbe et.Hak da belli, batıl da.Anthony Flew bile kabul etti Allah’ın varlığını.Sen hala milattan öncesin…. 😉
Ağustos 11, 2007, 7:02 pm
eğer HY’nin yazılarındaki bazı “kasıtlı” çeviri yanlışlarını görmek istiyorsanız aşağıda linkini verdiğim yazılarımı inceleyebilirsiniz. Bir de siz inceleyin bakalım “kasıt” bulabilecekmisiniz yoksa masum sıradan çeviri hataları olarak mı değerlendireceksiniz.
Harun Yahya’nın Sahtekârlıkları 1
Harun Yahya’nın Sahtekârlıkları 2
Harun Yahya’nın Sahtekârlıkları 3
Harun Yahya’nın Sahtekârlıkları 4
Harun Yahya’nın Sahtekârlıkları 5
Ağustos 15, 2007, 2:14 pm
http://www.netcevap.org/propaganda_alinti.html
Alıntı konusunda girin bakiym siteye.HY’nin araştırma grubu topunuza cevap veriyo.Sizin gibi sahtekarlık yapmıyo!!!!!!!!!!!!!!! Evrim teorisi bir 20 yıl kadar sonra bile fıkra, karekatür konususu olacak.Siz daha evrimi savunun cahil bağnazlar!
Ağustos 15, 2007, 10:35 pm
Müslüman bey ne cevabından bahsediyorsun? Hangi sahtekârlıktan bahsediyorsun? İki damla cesaretin varsa bir üstteki mesajımda verdiğim yazıları okursun ve kimin sahtekârlık yaptığını görürsün. Ama nerde sende o yürek. Sen o yazıları açıp okumaya bile cesaret edemezsin.
Ağustos 16, 2007, 10:06 am
HERKESE CEVAP VEREBİLECEK RİSALE İ NUR KİTAPLARI HERYERDE MEVCUTTUR VE İNGİLİZCEDEN ŞUNDAN BUNDAN ÇEVİRİ YAPMADAN BU HALKIN DİLİ OLAN TÜRKÇEDEN ARAŞTIRMANIZI YAPIN VE GERÇEKLER NASIL İSPAT EDİLMİŞ HERKES ANLASIN
Yorum yazan: Anonim — Ağustos 16, 2007 @ 7:20 am
BU YAZIYI YAZMADAN ÖNCE CESARETLİOLANLARIN BU YAZIYI OKUMASI İMA EDİLDİĞİNİ OKUDUM VE SIRF BU YÜZDEN ACABA OKUYACAĞIM YAZINIZDA İNCE BİR HATAMI VAR DA SİZ FARKETMEMİŞSİNİZ DİYE OKUDUM.FAKAT SİZ BELKİ YANLIŞ BİR ÇEVİRİ OKUMUŞSUNUZ YADA ÇEVRİM HATASI VARMIŞ YADA YANLIŞ ANLAŞIMA OLMUŞ.BİLEMEM
AMA BU MİLLETE BİRŞEY İZAH ETMEK İSTİYORSANIZ KENDİ DİLLERİNDE YAZILMIŞ ESER VARKEN BUNUN İNGİLİZCESİNİTERCÜME ETMEK SON DERECE MANASIZ OLSA GEREK. SİZİ RİSALE İ NURU TÜRKÇE OKUMAYA DAVET EDİYORUM ALLAH HİDAYET VERSİN
Yorum yazan: Anonim — Ağustos 16, 2007 @ 7:52 am
Ağustos 16, 2007, 11:37 am
Neyin tercümesinden bahsediyorsun anonim? HY efendi hazretlerin çeviri yaparken ve bilgi aktarırken sahtekârlık yapıyor. Biz bunları ortaya çıkarıyoruz. Anlama zorluğu çekiyorsun anlaşılan.
Ağustos 16, 2007, 9:08 pm
Da vinci kazması,
o yazıların hepsini okudum, senin gibi korkak değilim.Senin düşüncene karşı çıkan düşüncedeki yazıları sen korkundan(ve üşengeçliğinden) okumuyor olabilirsin.Ama herkesi kendin gibi sanma! Ya adam gibi tartış, deogoji yapma, ya da buradan uza!
Senin yazıların yanılgı ve çarpıtma dolu.HY’ya iftira atmak, karalamak saçma dogma teorilere bir fayda etmez! Sen n’aptığını bilmiyorsun galiba.Darwinist işe yaramaz ve korkuyla çırpınmaların bir örneğini sergilersin anca!
Kimin korkak olduğu belli! Sen benim ve diğer evrim karşıtlarının verdiği linklerin bir tanesini okumaya cesaret edebildin mi? Sözde tercüme çarpıtması yapmış! Bir kelime senin tercümenden farklı diye tercümeyi yapmayan adama(HY) iftira atıyorsun! Tek yapabildiğin bu zaten!
Ağustos 16, 2007, 9:17 pm
Ayrıca risale i nur deli saçması.Tefsir literatürüne girmez o.Ben bir kaç kere okumayı denedim hiç bir şey anlaşılmıyo.
Ağustos 16, 2007, 9:20 pm
İslamı kaynağından öğrenin KURAN’dan.
Ağustos 17, 2007, 9:35 am
Senin hem gözü hem beyni körelmiş, okuduğunu anlamaktan aciz adamlarla tartışacak birşeyim yok. Herşey ortada. Bu arada bir daha hakaret etme. Birazcık olsun adam olmayı dene.
Eylül 7, 2007, 2:58 pm
yav da vinci sen kimsin aslında? nerde çalışıyon? mesleğin ne? Neden kimliğini düzgünce söylemiyon????? yoksa cesaretin yok muu??? Mustafa Akyol gibi söylesene açıkça, ben şuyum buyum diye!!! biz de yezılarını ona göre dikkate alalım.
“”Da Vinci kendi çapında bir araştırmacıdır. Futbol, basketbol, satranç, masa tenisi oynamayı sever. Hiçbir dini inancı yoktur, ateisttir.””
senin futbolu sevmenden bana ne???
Hem evrim propagandası neden yapıyorsun????
Evrim gelecekte espiri malzemesi olacak.(şimdiden olmaya başladı bile 😀 ) Gerçeği gör artık, evrim bir safsatadır.Anthony flew bile imana geldi.(hiç düşünmezdim) Siz hala evrimcisiniz… Bence gerçeği görün, çıkarın at gözlüklerini. Bakın Allah size soracak, sizin için üzüldüm yani.
Dünyaca ünlü bilim adamları nep Allah’a inanıyor! Şurayı lütffen oku: http://www.islamdunyasi.net/forum/printer_friendly_posts.asp?TID=4185
Eylül 8, 2007, 11:32 am
Benim kim olduğum önemli değil. Türkiye gibi yobazların bol olduğu bir ülkede yaşadığımız için kimliğimi açıklamamayı tercih ediyorum.
“Da Vinci kendi çapında bir araştırmacıdır. Futbol, basketbol, satranç, masa tenisi oynamayı sever. Hiçbir dini inancı yoktur, ateisttir.”
Bu tarifle beni bulmana fırsat veriyorum. Çok merak etmişsin ya kim olduğumu. Belki etrafında biriyimdir kim bilir. Bu özelliklerde biri bulursan dikkatli ol.
Ben evrim propagandası yapmıyorum. Ben evrim karşıtı propaganda yapanların yalanlarını, sahtekarlıklarını, düzenbazlıklarını ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Bilimi nasıl kendi amaçlarına göre çarpıttıklarını ortaya çıkarmaya çalışıyorum.
Antony Flew Alla’a mı inanıyor? Antony Flew Musevilik, Hristiyanlık ve İslamın Tanrılarına inanmıyor, onları kesinlikle reddediyor. Özellikle İslamın Tanrısıyla yani senin Allah’ınla bol bol dalga geçiyor. Eğer Antony Flew ne demiş diye araştırma zahmetine girersen Allah’ına neler söylediğini ve nasıl dalga geçtiğini görürsün.
Eylül 8, 2007, 3:27 pm
Da Vinci cevap vermiş ama… Bende şahsi görüşlerimi bildirmek istedim.
Turan Dursun, Madımak, Maraş ve daha nice olaylar… Bunları unutmadık! Sizin gibi ilkellerin çoğunluğu oluşturduğu bir toplumda kendimizi ifşa edecek kadar salak değiliz.
Bu sözler Da Vinci’nin kişisel görüşleri sitesinde yayınlanmıştır. İlgilenmeyen girmez! Gerçi sansürcü zihniyet yüzünden cevaplarını oraya yazmak durumunda kaldı ama…
Niye yapmasın? Bu konuda bir engel mi var? Yüz kızartıcı bir suç mudur? Görüşlerini yaymaya çalışmak ne zaman suç halini aldı? Ayrıca kendisi gayet net belirtmiş; Propoganda yapmıyor, anti-propoganda yapanların yalanlarını ortaya koyuyor.
Siz kendi çapınızda eğlenin… Sizlerle nasıl dalga geçildiğini bilmeksizin. Cehalet mutluluktur.
Eylül 14, 2007, 4:29 pm
kodoman@
”Turan Dursun, Madımak, Maraş ve daha nice olaylar… Bunları unutmadık! Sizin gibi ilkellerin çoğunluğu oluşturduğu bir toplumda kendimizi ifşa edecek kadar salak değiliz.”
ilkel daha çok sizin gibileri tanımlar. şuna korkağız demiyo da…
siz cahilliğinizle mutlu olun.
Eylül 14, 2007, 9:37 pm
Burada açık kimliğimi vermem ama biri bana sorduğunda da açık açık inanmadığımı söylerim. Belki zamanı geldiğinde kimliğimi açıklamaktan da çekinmem. Bu toplumun genel durumuyla ilgili birşey. Sen kimliğini açıkla aort. Senin korkacak birşeyin yok ne de olsa. Yaratılış savunuyorsun diye bir ateist seni bulup kötü şeyler yapacak değil heralde. Kimliğini açıklamaktan çekinmemen lazım. Çok kutsal bir iş yapıyorsun ne de olsa. Baksana dininin gereği olduğunu düşündüğün birşeyi yapıyorsun hem de mübarek ramazan ayında. Çok sevap kazanıyorsundur şimdi. Bir de üzerine kimliğini açıkla da tam olsun.
Eylül 15, 2007, 6:17 pm
amanin ramazanı da bilirmiş ateist. 😀 😀 oruç tutmuyondur sen tabiiki cavur.
benim bi sitem yokki, sadece bazen burda yorum yapıyom, kimliğime ne gerek var. sanane kimliğimden.ben dinimin gereği olduğunu düşünmüyom, benim görevim değil fazla tartışmak.. sırf gıcıklığına tartışıyom yane, eğlence. 😀 🙂 belki aklınız başınıza gelir de iman edersiniz bi intimal…
Eylül 15, 2007, 8:18 pm
O zaman bizim kimliğimizi niye soruyorsun? Bir de kimliğimizi açıklamıyoruz diye bizi “korkaklıkla” suçluyorsun. Ne kadar komik olduğunun farkındasındır heralde.
Eylül 17, 2007, 6:13 pm
ben site açıp propaganda yapmıyom ki ismime gerenk yokk.
Eylül 17, 2007, 6:14 pm
hem sanki tanıcann.
Eylül 18, 2007, 4:08 pm
Ben diyorum ankara sen diyosun … kara. Ne alakası var? Benim kimliği açıklamamı isteyen birinin ilk önce kendi kimliğini açıklaması gerekir. Kendi kimliğini açıklamaktan çekinen birinin başkasından kimliğini açıklamasını isteme hakkı yoktur. Site sahibi olmakla falan uzaktan yakından bir ilgisi yok bunun. Ayrıca tanımakla ne ilgisi var? Aslında bunlar yaşına uygun tepkiler. Anlıyorum seni 🙂
Eylül 19, 2007, 3:56 pm
da vinci, sen ve kodoman sonuçta site açmışsınız, kendinizce “ciddi” bir iş yapıyorsunuz, madem yaptığınız iş ciddi, o halde kimliğinizi açıklamaktan niye korkuyorsunuz ki? Ateistseniz ateistsiniz, herkes istediği dini seçmekte ya da hiçbir dine inanmamakta sertbessttir. benim etrafımda da ateist tanıdıklarım var, fakat aramızda bir problem yok. ben onları öyle kabul ,ediyorum, onlar beni müslümanlığımla kabul ediyor. siz burada sitenizde kimliğinizi verseniz ne olacak ki? tartıştığınız kişiler sizi bulup zarar falan mı verecek.
Eylül 19, 2007, 4:34 pm
da vinci
böyle seviyesizlikleri ancak senin gibiler yapar.o sözü yanlış yerde kullanmışın hem cahil… ben diyom çanakkale……
“Anlıyorum seni”
öfffff… nah anlıyon.yazdıklarına baktım bi b.k anlamamışın yani.
Eylül 19, 2007, 8:01 pm
when you say it’s ove. Essa Morty.
Eylül 19, 2007, 8:10 pm
@şahin
Aziz Nesin’in yakılarak öldürülmeye çalışıldığı, Turan Dursun’un öldürüldüğü, İlhan Arsel yurtdışında yaşamak zorunda kaldığı bir ülkede ben niye kimliğimi açıklayayım? Belki siz hoşgörülü olabilirsiniz ama öyle cahil, medeniyetten payını alamamış insanlar var ki bu ülkede kimsenin sözüne güvenerek kimliğimi açıklamam. Ama emin olun ilerde bir gün bunu gönül rahatlığıyla yapacağım.
Ama yine söylüyorum. Bunun site açmakla hiçbir ilgisi yok. Ben kimliğimi açıklayacak olsam sitem olmasa da açıklarım. Ayrıca benim kimliğim sizi neden ilgilendiriyor çok merak ediyorum. Sizin için önemli olan kimlik mi kişinin görüşleri ve söyledikleri mi? Ciddi ciddi kimliğimi açıklamamı istediğinizi görmek beni çok şaşırtıyor. Açıklamayacağımı söyledim, tekrar aynı tür istekte bulunmayacağınızı umuyorum.
@aort
Sen misin seviyeden bahseden. İlahi aort. Ne eğlenceli bir adamsın sen 🙂 Allah’ının seninle gurur duyduğuna emin olabilirsin.
Eylül 24, 2007, 9:28 am
“şahin
Aziz Nesin’in yakılarak öldürülmeye çalışıldığı, Turan Dursun’un öldürüldüğü, İlhan Arsel yurtdışında yaşamak zorunda kaldığı bir ülkede ben niye kimliğimi açıklayayım? Belki siz hoşgörülü olabilirsiniz ama öyle cahil, medeniyetten payını alamamış insanlar var ki bu ülkede kimsenin sözüne güvenerek kimliğimi açıklamam. Ama emin olun ilerde bir gün bunu gönül rahatlığıyla yapacağım.
Ama yine söylüyorum. Bunun site açmakla hiçbir ilgisi yok. Ben kimliğimi açıklayacak olsam sitem olmasa da açıklarım. Ayrıca benim kimliğim sizi neden ilgilendiriyor çok merak ediyorum. Sizin için önemli olan kimlik mi kişinin görüşleri ve söyledikleri mi? Ciddi ciddi kimliğimi açıklamamı istediğinizi görmek beni çok şaşırtıyor. Açıklamayacağımı söyledim, tekrar aynı tür istekte bulunmayacağınızı umuyorum.
@aort”
Ben neden mi kimliğini soruyorum? Öncelikle söylemem gerekir ki kimlik tartışmasını zaten ben başlatmadım. Sizler o konuda konuşunca ben yorumumu ekledim. Bunda sorun yok değil mi? Kimliğinizi açıklamanızı ille de istiyor olsaydım bu konuda birden fazla mesajla ısrar etmiş olmam gerekir. Müslüman bir insan, kendisinden en fazla emin olunabilecek insandır ama bir çok provokasyon yüzünden Müslüman ve İslam kelimelerini terör ile anılır hale getirmeyi bir çok alanda başardılar. Bu konuyu ayrıyetten tartışmaya başlarsak daha da uzar, o yüzden ben sadece kendi görüşümü bildirmekle bırakıyorum. Kimlik sizin, site sizin. Ben sadece yorumcuyum. Ama arkadaşlarım arasında konuşurken “Harun yahyanın sahtekarlık yaptığını söyleyip bilimsel tartışanlar var” dediğimde kimmiş diye sorduklarında mecburen “adamın biri” diyebiliyorum. Yani siz tam olarak kimsiniz? Nesiniz? Bilimsel eğitiminiz ne düzeyde? Üniversitede mi okuyorsunuz? Akademisyyen falan mısınız? Yoksa kendilerine ayak üstü bilgi servisi yapılan, milletle tartışmaya girişen 15 yaşında çocuk musunuz? Buradaki tartışmanın ötesinde, Türkiye’de hangi kurum ve kuruluş sizi bilimsel referans gösteriyor? Benim aklıma bu takıldı. Ama saklayacağınız, söyleyemeyeceğiniz şeyler varsa siz bilirsiniz. Sonuçta siz evrim teorisi gibi bir teoriye inanıyorsunuz. O halde benim yazmış olduğum bu mesaj tamamen tesadüfi oluşumlarla, kodların rastgele bir araya gelmesiyle oluşmuş, tesadüfen milyar küsur sitenin içinden sizinkinin IP adresini bulup tam da olması gereken yere, yazdığınız mesaja cevap olarak gelmiş olabilir. Kafanıza takmak zuorunda değilsiniz yani.
Eylül 24, 2007, 2:22 pm
Kimsenin beni bilimsel referans göstermesi gerekmiyor. Ben direk bilimsel referans göstererek yazıyorum. Yani ben kafamdan birşey uydurmuyorum. İddialarım bilimsel kaynakalra dayanıyor.
http://www.evrimteorisi.org
Bu siteye gir bak. Burada evrim teorisini anlatan birçok bilimsel yazı var. Ayrıca HY’ye verilen birçok cevap da mevcut. Ama emin olabilirsin 15 yaşında çocuk falan yok burada. Genelde 15 yaşında çocuklar HY safsatalarını savunuyorlar.
Ayrıca sana kim diye sorduklarında “adamın biri” demek yerine Bilim ve Gelecek dergisinin 38 ve 39. sayılarını da referans verebilirsin. Bilim admlarının HY’ye cevapları var derginin 2 sayısında:
http://www.bilimvegelecek.com.tr/?act=1&sayi=38
http://www.bilimvegelecek.com.tr/?act=1&sayi=39
Eylül 25, 2007, 9:28 am
“söylemek istemiyorum” diyebilirdin kısaca.
Eylül 25, 2007, 11:17 am
@şahin
Senin okuma yazman var mı? Kaç kere daha söylemem gerekiyordu bunu anlaman için?
Eylül 25, 2007, 12:01 pm
bin kere yaz, milyon kere yaz çok da umrumda. ben sana uzun cümleler kurmana gerek yok diyorum.
Eylül 25, 2007, 1:14 pm
@şahin
Ben senin için mi yazıyorum sanıyorsun? Eğer uzun cümleleri anlayamıyorsan o senin sorunun. Senin ne istediğin umarımda mı sanıyorsun?
Eylül 25, 2007, 4:40 pm
salak herif 15 yaş lise demek
Eylül 25, 2007, 4:43 pm
…
edit: bu gerzeğin, bu iğrenç iletisi, küfürler nedeniyle silinmiştir.
Eylül 25, 2007, 4:44 pm
…
edit: bu gerzeğin, bu iğrenç iletisi, küfürler nedeniyle silinmiştir.
Eylül 25, 2007, 4:45 pm
hackliycem oılum sitenizi
edit: Antalya dolaylarından, proxy kullanmasını dahi bilmeyen lamerımızın IP aralığı tarafımdan takibe alınmıştır. Bir daha site dolaylarında görüldüğü taktirde gereken ceza arkadaşa verilecektir.
Eylül 26, 2007, 9:37 am
Uzun cümleler yazmana gerek yok dediysem sen bunu nasıl oldu da uzun cümleleri anlamadığım gibi algıladın? garip adamsın. garip olmasan zaten evrim gibi mantıksız bir teorinin arkasından gitmezdin.
Eylül 26, 2007, 11:06 am
O zaman söylediğim şeyi uzun veya kısa cümlelerle yazmamdan sana ne? Sen istedin diye kısa cümle mi kullanmam gerekiyor? Ne garip adamlar var şu dünyada…
Eylül 28, 2007, 9:57 am
Haklısın. Senin bir kaç cümle için yerli yersiz tartışacak biri olduğunu düşünememiştim. nasıl yazdığından bana ne?
Eylül 28, 2007, 12:42 pm
@şahin
Farkında değilsin heralde ama kimliğimi açıklamayacağımı defalarca söylememe ve gerekçesini de açıklamama rağmen üstelemeye devam eden ve sonra da “söylemek istemiyorum diyebilirdin kısaca” gibi garip birşey söyleyen sendin. Ne gereksiz bir adamsın sen böyle.
Mart 18, 2011, 7:13 pm
Şu anti-evrimci arkadaşlara soruyorum. Sizce evrin yoksa bütün canlılar birden bire mi belirdi. Hepsi programlı bir şekilde mi oluştu?